22 Aralık 2011

2012'den 12 dilek

Bu blog işlerine daldığımdan bu yana sanki sihirli bir dünyanın kapıları açıldı. Benzer hayatları yaşayan, yaşamasa bile benzer duyguları paylaşan, paylaşmasa bile farklı duygularını dile getiren yani hiç tanımadığım ama sanki çok iyi dostum gibi, hiç görmesemde ne yaptığını merak ettiğim arkadaşlarım gibi hayatımın bir parçası oldu. Anne olduktan sonra değişen hayatımın vazgeçilmezi, blog yazmak ve blog okumak. 2012'den neler istiyorum listesi yapmış, mimlemişler birbirlerini bende kendi listemi yapayım dedim .İşte 2012'den istediğim 12 şey:
1- Sağlık: Oğlum, bütün ailem, bütün sevdiklerim ve kendim için herşeyden önce Sağlık!!!
2- Efe'ciğimin koşarak bize doğru gelip ANNEM - BABAM demesini görmek 
3- Huzur: Küslüklerin, dargınlıkların, kavgaların, kırgınlıkların, kalp kırıklıklarının yaşanmıyacağı
4- İşlerimizin yolunda gideceği, yetecek kadar paramızın hep cebimizde olacağı
5- Şimdilik uzaklarda bir hayal gibi olsada, severek, huzurla oturacağımız bir ev sahibi olmak
6- Doğumdan sonra kalan kilolarımı vermek :)) 
Sonrasında da hamile kalmadan önceki kilomunda altına düşmek
7- Milli Piyango'dan bilet alsak ve o bilete şöyle haybeye harcıyacak ne ufak ne de büyük denebilecek bir para çıksa (eğlenceli olur, neler alırım bir listem bile var:))
8- Efe'cikle keyifli bir yaz tatili (ilklerle dolu bir tatil olucakdır)
9- Bakıcımız Lia'nın 2012'de de hep bizimle olması 
10- Hobi edinmek, kitap okumak, tiyatro'ya gitmek, güzel filmler izlemek, keyifli akşam yemekleri, eğlenceli piknikler, Efe ile yaratıcı oyunlar oynamak, eşimle bara gidip deşarj olmak gibi bilumum sosyal faaliyetlerle dolu
11- Bir dahaki sene bugünlerde şöyle bir geriye yaslanıp ''Ohh be bu yıl hepimize (anneler, babalar, kardeşler, anneanne, babaanne, dede ve bilumum herkese) iyi geldi'' demek
12- Oğlum, eşim & ben, 3 kişilik bir yurtdışı tatili adres: Norveç (Serkanları ziyaret) ve Bakü (Aydaları ziyaret)

2012 bize bu kadar bonkör davranırmı bilmiyorum ama 1.madde olsun gerisi de gelir biliyorum. 
Ben yazarak, ekrana döşeyerek evrene mesajlarımı gönderdim :)) 

Lokum! Hemde fıstıklı :))

Ağacımız: babamız tarafından ilk getirildiğinde heyecanla acele süslenmiş hali. Şimdi daha şık!

Doğum gününe geri sayıyoruz! 
EFE 
tam tamına 45 gün sonra 
1 yaşında :))





20 Aralık 2011

Mırıl mırıl bir cüce

Mırıl mırıl konuşan bir cüce var artık evimizde, kendince birşeyler anlatıyor, ıh-ııh-ba-ba-de-de-ay gibi heceler (muhtemelen her bebek gibi ama kendi yavrun yapınca büyüleyici geliyor!). Geçen hafta Cuma günü dayısı ve yengesi geldiler, Cumartesi de beraber kahvaltı yaptık. Serkanlar bayıldı tabi Efe'ciğe, lego getirmişler hediye hem de bebek legosu :)) İri iri ve az taneli. Laf aramızda bende özlemişim lego oynamayı, bak oğlum ev yaptık, Efe bak ama bakmıyorsun peki o zaman sana uçak yapim, istermisin? Efe bu arada evin başka bir köşesine gitmiş oluyor :)) Sanırım şimdilik ben kendimi eğlendiriyorum.

Burnum tamamen iyileşti, yaptırdığım için mutluyum. Henüz tam randımanlı nefes alamamakla birlikte yine de eskisinden daha iyi olduğunu söylemeliyim.

Bugün 26.Aralık-9.Ocak arası iznimi aldım, malum Lia'mızı tatile gönderiyoruz. Bende evde oğluşumla olucam. Buna o kadar sevindim ki sabah iznimi aldığımdan beri ayaklarım yere değmiyor :))

Oğluşumun kucakta oturduğu (yerinde durduğu) nadir ANlardan biri!

Efe'cik Umut & Annem :))

Lia ile gündüz yaptığı yaramazlıktan, yüzünde bir uyku ifadesi var dimi?


Babaanesi ile akşam sefası

Dayısı gelmiş oğlumun :))

Pazar günü 365 AVM'de babasıyla...

Cumartesi akşamı Serkanlarla tombala oynadık, 10 kişi kadar vardık, eğlendik :))

Lia ile yürüme egzersizinde, yüzündeki gülümsemeye dikkat çekerim.

Efe'ciğin TV aşkı :)

14 Aralık 2011

Efe'nin annesi deviasyon ameliyatı oldu

10 Aralık sabahı TOBB Hastanesinde deviasyon ameliyatımı oldum. Olduğum gece zor geçti ama ertesi gün tamponlar alınınca rahatladım, şimdi gayet iyiyim. Henüz burnumdan tam nefes alamıyorum ama alacağım günler yakınmış, heyecanla bekliyorum.
Efe'ye iki gün pek yaklaşmadım malum kolları kafası burnuma her an dannn diye inebilir!!!
Efe'ye aşağıda resmi olan oyuncağı aldım, oynamaz, ilgilenmez endişesi ile. Ama öyle olmadı. Hoşuna gitti, yakın zamanda en azından bir süre oyalıyabilecek gibi görünüyor. 10 aylık bebekler için uygun bir oyuncak, tavsiye ederim.
Bugün ofiste işim çok yazmak istediğim dolu şey var ama... En kısa zamanda yazarım. Bu da çöp önü seremonimiz :))



08 Aralık 2011

Yeni Yıl, Yeni Yıl, Yeni Yıl :))


Bu sene ki yılbaşı Koray ve benim için çok daha özel çünkü oğlumuzla geçireceğimiz ilk yılbaşı. Hoş kendisi bu durumun ne kadar farkında olacaktır orasını bilmiyorum ama bizim için unutulmaz olucak orası kesin. Geçen sene bugünlerde deyim yerindeyse karnım burnumdaydı. Minik Efe'cikmiş meğerse yoldaki, haberimiz yokmuş.
26.Aralıkta sevgili bakıcımız Lia Gürcistan'a gidiyor, onun için ben izin almak ve 26 haftası evde olmak istiyorum. Bu durumda yılbaşı gecesi de bizimle olamayacak. Ama memleketinde çocukları ve kocası ile birlikte olucak. Eminim her seferinde olduğu gibi bu seferde tazelenip, enerji depolanıp gelicektir.
Yılbaşı için programımızı yaptık dün akşam :)) Aybegüm - Bekir çiftiyle keyifli bir akşam yemeği, bizim evde, malum Efe Bey uyuyacağı için bizde evde olmak istiyoruz. Hayalimde böyle şık bir sofra var:


Ne kadarını becerebilirim bilmiyorum ama hoş birşeyler çıkıcaktır ortaya. Şimdiden güzel geçeceğini düşünüyorum :))







2011 Efe'nin gelişi ile başlayıp, onunla yaşanan ilklerle dopdolu geçti. Bu sene de yenileri ile geçicek... Bunun yanında her sene belki de herkesin yaptığı gibi yeni kararlar alıcam ve hedeflerimi belirleyeceğim. Hedef koymazsan seneler geçiveriyor ve sen yerinde sayıyorsun. Onun için yeni yıldan istifade bir temiz sayfa açmakta fayda var. Yapılmamış, ertelenmiş, bekleyen işleri toparlayıp, hayatın bir ucundan tutup, yakalamak gerekiyor. O zaman eminim kendimizi daha iyi hissedeceğiz. Biz kendimizi ne kadar iyi hissedersek evladımıza da o kadar çok şey verebiliriz. En büyük temellim tabi ki en başta sağlıklı, akıllı fikirli ve gülen, mutlu, huzurlu bir çocuk yetiştirebilmek.
Doğum gününe geri sayıyoruz! 
EFE 
tam tamına 59 gün sonra 
1 yaşında :))

06 Aralık 2011

Artık Efe 10 aylık


Bu fotoğraf geçen hafta babaannesinin yaptığı poğaçayı tırtıklarken babasının kucağında çekildi. Ama ayrı bir mana var sanki yüzünde gibi geldi. Bu postu da sırf bu fotoğraf hatırına yazıyorum :))
Efe artık 10 aylık oldu resmen, büyüdü kocaman oldu.
Mutfakta biz iş yaparken o da önce tencere dolabını, sonra plastik kapların olduğu dolabı ve en sonunda da mutfak havlularının durduğu çekmeceyi yere indiriyor. Ama tüm bu aktivite toplamda onu en fazla 20dk. oyalıyor. Sonrasında sıkılıp ya çöpe yada buzdolabına emekliyor. Emeklemek de öyle böyle değil gayet seri ve sert sert, ilerlerken ellerini yere şap şap vuruyor.
Birde bu aralar ağzı bir kalabalık ki sormayın. Bababababa, gegegegegey, dedededede, dadadadada gibi seslerden sonra bir de tiz çğlık kopartıyor ki etini koparıyoruz sanırsınız!!!  Bu bir çeşit konuşma hazırlığı olsa gerek.
Şimdilik bu kadar...

02 Aralık 2011

Gaz mı, gece terörü mü, kabus mu?

Dün iş çıkışı Efe, Lia ve ben evimizin çok yakınındaki AVM'ye gittik. Her ikisine de bir hava değişikliği olsun istedim. Dolaştık, yemek katında birşeyler atıştırdık filan 2 saat vakit geçirdik. Migros'tan bez alıp evimize geldik. Arabadan indik ki Efe bebeğim uyuyor, yorulmuş sanırım. Eve girerken uyandı hemen el yüz yıkadık, pijamalarımız giydik mamamızı içerek uyuduk. Yaklaşık 1-1,5 saat sonra ağlayarak uyandı. Ama ne ağlamak bağıra bağıra katıla katıla. Elimiz ayağımız dolandı tabi. Biz birde bu tip şeyleri fazlaca yaşamadığımızdan iyice kendimizden geçtik.
Böyle bir durumda anne kişisinde, baba kişisinde sanki kendi kucağına alınca geçecekmiş gibi bir his oluyor (ki böyle birşey yok), bakıcı kişisinde de aynı his olunca oğluşum kucaktan kucağa dolaşmak zorunda kalıyor (ki bu da o anda yanlış bir hareket). İhtimaller ne olabilir? Birincisi gaz olabilir, yediklerinden, içtiklerinden veya üşütmekten. Karnına sıcak havlu koyduk bunun için. İkincisi korkulu rüya olabilir (ama konuşmadığımız için bunu da bilemiyoruz?) Üçüncüsü uykusundan uyanmış olmanın verdiği mutsuzluk ve huzursuzluk hissi olabilir (ki dün akşam ki durumu bundan daha ağır bir durumdu). Velhasıl onun neden ağladığını bilemeden yaklaşık 30 - 40 dk sonra sustu ve Lia'nın kucağında daldı yavrum. Bende hemen yattım, gece ne olur bilemediğimden uyku depolayım demiştim ama çok şükür ki sabaha kadar uyudu ve gayet keyifli uyandı sabah :))
Ofise gelince internetten "gece terörü" denilen durumu okudum. Bu olay genelde 3-4 yaşlarında görülüyormuş ve anladığım kadarıyla dün bizim yaşadığımızdan daha zor bir durum. http://www.bebekkokusu.com/news/templates/konular.aspx?articleid=847&zoneid=37
İki fikir kafamda dönüp duruyor; Ya ben çocuğumla ilgili bu ve benzeri durumlarda soğuk kanlı olabiliyorum yada anne içgüdüsü ile yaşanan bu durumun aslında o an sandığımız kadar korkunç olmadığını algılayıp sakin kalabiliyorum. Çünkü annelik içgüdüsü öğrenilmeyen, anlatılamaz, doğuştan içimizde var olan bir his.
Bu demek değil ki bu içgüdü babalarda yok, en azından benim eşimde, hemde fazlasıyla var. O yalnızca bana nazaran daha endişeli. En ufak birşey olduğunda sakin taraf benim (en azından şimdilik!!!) Zaman bize daha neler göstericek, roller belkide nasıl değişecek görücez.
Esas olan tek şey; Efe oğlanın sağlıklı & mutlu bir çocuk olması. Hepimizin ortak amacı bu.
Evlat sevgisi, tartışmasız, karşılık beklenmeyen, koşulsuz, sınırsız biraz da arsız bir sevgi.

Efe'ciğim sen bize en büyük armağansın bu hayatta...

Güzel yüzün hep gülsün kuzucuğum...