23 Mart 2015

Biraz ordan biraz burdan

Günler birbirini kovalarken buraya yazmak fırsatı bulamadan ne güzellikleri yaşayıp unutuyoruz. Bazen frene basabildiğimde iki satır yazabiliyorum.

Bahar geldi geliyor dedik ama günlerden 23.Mart olmasına rağmen, sabah hava 3 dereceydi, nereye kayboldu bu bahar bilmiyorum :(

Bugünlerde düşüncem birazda Mayıs'ta planladığımız Norveç seyahatimiz. Amacımız Eren ailesine keyifli bir misafirlik, oğlumla beraber. Yaklaşık 10 günlük bir gezme olucak. Koray işlerinden dolayı gelemeyecek malesef oysa görmesini, gezdiğimiz yerleri paylaşmasını isterdim, bir dahaki sefere umarım.
Şimdiden heyecanlanıyorum desem abartmış olmam sanırım. Hem Batu'yu göreceğim için hemde Damla ve Serkan'ın evini ilk defa ziyaret edeceğim için. Hazırlıklar Nisan başı pasaportu çıkartmakla başlıyor... yuppiiii.... Gelişmeleri yazacağım :)

Bir de onun öncesinde muhtemel bir İstanbul seyahati var. Eren'in 15.Nisan doğumgünü sebebiyle gerçekleşicek olan planın öncesine minik bir Esra - Bartu molası ekleyeceğiz. Dilerim gerçekleşir ve güzel geçer.

Bunların dışında rutin olarak kreş + iş + Efe'yi al eve gel koşturmacamız devam ediyor. Lia'yı tekrar çağırdık gel dedik ama sağlıkla ilgili sorunlarından dolayı henüz gelmedi. Efe onu çok özlüyor ama tam adlandıramıyor anladığım kadarıyla. Herzaman gidip gelme durumu olmuştu önceden yine öyle bir dönemde olduğumuzu düşünüyor. Bir anda tutturacak diye düşünüyorum içten içe ancak henüz böyle bir şey yaşamadık.

Aşağıda 4.yaş günü partimizden birkaç kare var...

Doğumgünümüzün genel görüntüsü :)

Burda Efe babasına bakıyor, mumları ne zaman üfleyeceğim diye

Bu resimde sevgili Mickey'sini Gökhan'la tanıştırıyor

Bu resimde ne kadar eğlendikleri ortada, animasyon doğumgünün en rahatlatıcı kısmıydı bizim için...

Pastasındaki BUZZ'ı görünce kutuya yapıştı bizimki



Hep atlanan nokta çekirdek aile fotoğrafı, bu sefer başarmışız

Pamuk şekerlerimiz... Ve hoşgeldin palyaçomuz

Burda da Mickey'sini İnci ile tanıştırıyor

Balonlarımız amcamızdan gelmişti, süsleme sonrası, parti öncesi pozu





02 Mart 2015

Hoşgeldin Bahar

Eveeeet sonunda kışı bitireceğimize dair ümit doluyum... 
Hoşgeldin Bahar.
Her sene bahar geldiğinde yaşadığıma, yeniden baharı gördüğüme şükür ederim. En sevdiğim mevsim ilkbahardır bu sebepten. Yeniden yeşerir ağaçlar, çiçekler açar... Sanki ümitler de yeşerir eşzamanlı, bir sevinç kaplar en hüzünlü yürekleri bile, nedendir bilinmez duygular kabarır... 
İşte tam da aşağıdaki gibidir duygularım...

GÜZEL HAVALAR
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.

                                 Orhan VELİ
 


19 Şubat 2015

İçimi döktüm biraz

Dün gece rüyamda babamı gördüm, "gitmedim, burdayım" diyordu, nasıl mutlu oluyorum anlatamam. O gittikten sonra hayatıma giren insanlarla tanıştırmak istiyorum hemen onu, başta Efe olmak üzere. Öyle dokunulabilir, öyle gerçek ki, ses tonuna kadar, uyanıpta rüya olduğunu anladığımda epey ağladım... Özlüyorum... Allah sevdiklerimize, yakınlarımıza uzun ömürler versin.

Ağlamam geçince cama yöneldim, bir baktım ki heryer bembeyaz ve kar vargücüyle yağmaya devam ediyor. Efe'yi antibiyotik ve hastalığımız yeni bittiği için okula göndermediğimizden nispeten sakince uyandık, malum okula gidecekse hazırlık daha süratli ve detaylı oluyor. Bugün plan babaanne olduğundan yavaşça hazırlandık ve çıktık. 

Ofise geldiğimde yapmam gereken işleri hızlıca yapıp, buraya bir iki satır yazmak istediğimi hissettim. Bir yanım anlatıcak birşeyin yoksa meşgul etme boşuna ne okuyanı ne kendini dedi, bir yanımsa öyle çok anlatacağım var ki; başla bir yerlerden dedi. Yaş 35 olunca insana, özellikle hemcinslerime birşey oluyor galiba daha fazla sorgulama, yaşamı anlama, yönlendirme çabası içine giriyorsun. 4 sene önce anne olduğumdan bu yana çocukluğumu, gençliğimi, zevklerimi, kızgınlıklarımı otomatik bir sistem varmışcasına aralıklı olarak gözden geçirdim. Ve fark ettim ki ne çok şey yaşamışız ama ya silmişiz ya gerilere atmışız. 

Dünya büyük, hayat uzun, öyle çok şey varki sığdırmak istediğim. Ama günler, aylar, mevsimler ve hatta yıllar hızlı, birbirinin aynı akıp gittikçe, korkuyorum, endişeleniyorum, heyy ne zaman yapıcaksın tüm bunları diyorum... 
Sonra başka bir an geliyor, oğlumla gözgöze geliyorum, herşeyi unutuyorum, tek amaç tek mutluluk onun parlayan gözleri diyorum, herşeyi unutup. Bir çocuğum daha olsa hayatımdaki evlat sevgisi verdiği mutluluk katlansa başka birşey aramam herhalde diyorum. 
Herşeyi ömrüme, gönlüme sığdırmak istiyorum... herşeyi... çünkü ben çok önemli birşey öğrendim, hayat ne sandığımız kadar uzun ne de sandığımız kadar kısa. Yapmak istediklerim için biryerlerden başlamalıyım yada yapmak istemediğim, beni mutsuz eden şeyler içinde harekete geçmeliyim, dur demeliyim, rüzgarın önüne kattığı yaprak değilim ki... savrulup durayım.

Gel-git kafayımdır, hep bir rüzgarlar eser içimde... Bugün de deniz çalkantılı, duygularım yoğun. Satırlar dolusu yazsam doyucak gibi değilim anlatmalara bugün. 


Izmir, Izmir canım Izmir, Canım Babam ve Canım Kardeşim...
Bendeniz, yıl 2004


Bendeniz, yıl 2015





02 Şubat 2015

Yıl 2015 Yaş 4

Efe artık pastasını üfledi ve 4 oldu... Her ne kadar doğumgünü 5 Şubat'ta olsa Pazar günü kutlamış olduğumuzdan konu onun için net.
1 aydır ara verdiğimiz okulumuza bugün yeniden başladık, sanırım bütün gün yaşıtlarıyla olmayı özlemiştir oğlum. Dün gece uyumadan önce okula gideceği için çok heyecanlıydı. 2.kez zattüre olunca haliyle düzeldilten sonra bile 1 hafta evde dinlensin istedik.


Kış mevsimini çok severdim eskiden... yaşım ilerledikçe yaz mevsimi, bir yudum güneş, bir ılık hava daha makbul oldu nezdimde. Birde Efe'nin etkisi var. Uzun günler demek, bir güne daha çok iş sığdarabilmek demek, Efe'yi parka götürebilmek demek. Daha hafif yemekeler, daha uzun geceler, daha enerjik haftasonları demek. Günlerin uzuyor olması bile ümit verici.

Kısa kısa haberler...
Tatlı Batu'muz Çarşamba günü 6 aylık oluyor... Onu bu haliyle kucaklamak için can atıyorum. Kucakladığım adres Norveç mi olur Türkiye mi bilmiyorum...
Artık Lia'mız gitti... Hem onu hemde onunla olan hayatın kolaylıklarını çok özlüyorum ancak hayatta her şeyin bir sonu var elbet. Çalışınca yorucu ve dar zamanlardan dolayı stresli oluyor rutin ev işleri bile. Birde başak burcu olunca herşey daha da zor. Çünkü takıntılıyım, çaktırmasam da aklıma taktığım bütün işleri yapmazsam kafam orda kalıyor.
Aybegüm ve Bekir'in yakışıklı oğlu Aras'ın 1 yaş doğumgününü kutladık, yürüdü de henüz bağımsızlık tam ilan edilmedi, sonra tutabilene aşkolsun :)
Aramıza bir minik daha katıldı, Gülcan ve Çetin'in oğlu Ömer Çınar, sağlıkla büyüsün.

Doğumgünümüzden kareler ve daha birçoklarıyla en kısa zamanda burada olacağım...
Aşağıdaki fotoğraf 2014 yaz, Ayvalık :)