25 Aralık 2012

Aralık biterken bi dondurma macerası

Aralık ayı bir nefeste geçti gitti bile... Küçük çocuklar için son derece sıkıcı olan kış günleri, Efe'm için oldukça hareketli diyebilirim. Bir gün anneannem, bir gün babaannesi diğer bir gün annem hatta bu aralar dayısı-yengesi derken hayat ona güzel valla. Haftasonları dersen gezmeyi seven bir annesi olduğundan Cumartesi aksiyonun dibine vuruyoruz. O AVM senin, bu market benim, ev gezmeleri filan derken akşam zor giriyoruz eve. Pazar dersen babaanne - dede - amca ile gezmece ki ne gezmece.
Eh tabi sonunda Pazar akşamı pert oluyoruz. Pazartesileri genelde evde dinlenme günü hem Lia hemde Efe için. Haftasonun yorgunluğu ancak çıkıyor.
Kısa kısa...
Efe dayısının gelmesi şerefine Dayı diyor, daha doğrusu dediğini sanıyor, kulağa gelen "dıya" hatta şımardıysa "cia" ama olsun oğlum Dayı diyor ben biliyorum :))
Dedesi geçen günlerin birinde para verdi, al oğlum koy cebine bu senin paran dedin. Şimdi markete gidiyormuş gibi yapıyor, el sallayıp "mama" diyor. Geçen gün yine aynı şeyi yaptı, bende "tamam Efe'cim paran varmı peki?" dedimi sen tut bana eşofmanın cebini göster "dede" de... Eee... büyüyoruz artık.
Galatasaray Cimbombom yerine "bim bom" da dese oğlum Cimbomlu...
Yılbaşı akşamı için planımız yok şimdilik oğluşla evde oluruz ama kendisi uyuduktan sonra evden kaçarmıyız bilemedim :))
İştah az bu ara ama pek takılmıyorum (takılmamaya çalışıyorum diyelim). Aklı dağılmazsa yiyor ama etrafı kalabalıksa oyun oynamak işine geliyor.
Banyo en keyifli saatlerimizden. Her seferinde başka oyuncakla yıkanıyoruz.
Alt değiştirmek için önce 15dk ikna çalışması gerekiyor. Kimi zaman Pepe'nin de altını değiştirerek ikna ediyoruz, kimi zaman i-phone uygulamaları ile.
En yeni maharetimiz bardaktan su içmek. Beni her gördüğünde "anne fu" diyor, maksat oyun olsun.

Biraz foto ile bu güzide postu bitiriyorum...


Dıgıdık - deh, yer:365

Bimbom'luyuz, babaannenin salonunda kurulduk su içiyoruz...




Anneannem & ben
Gelgelelim dondurmaya...
Pazar günü bi heves dondurmayı aldı, 1.fotoğraf nasıl yemesi gerektiğini babaannesinden dinlerken, 2.fotoğraf ise yedikten sonra... Sanırım pek hoşuna gitmedi (şimdilik!..)




04 Aralık 2012

3 fotoğraf...



Efe Cumartesi günü Kentpark'ta bir kıza emziğini kaptırmak üzereyken...




Arabayı kilitledim, geliyorum anne.
 Bugün Ankara'ya yılın ilk karı düştü. Sabah işe gelirken bir de baktık ki iri iri yağıyor...
Ofis yoğun işim çok en kısa zamanda yazacağım. Birde haftasonundan müthiş resimler var. Bu hafta eklerim.


22 Kasım 2012

Tam 39 gün, 9 saat, 9 dk sonra

Eveeet yazımın başlığındaki kalan süre 1.Ocak.2013'e kalan.
Bir seneyi daha böyle eskittik, ha bitirdik, ha bitireceğiz. Bu çoşku neden olur bilmem. Hep bir ümit var insanda, yeniye, bilinmeyene özlem. Yeni sene, yeni mutluluklar, başlangıçlar... Böyle hissediyorum, böyle istiyorum.

Kış insanı kendine döndürüyor, kendini dinlemeye, anlamaya yönlendiriyor. Bu yüzden kış bana daha yaşanılası gelir. Bu ara kendimi dinlemekten her ne kadar hoşlanmasamda bu muhasebeyi yapabilmek bile güzel. Ben kimim? Hayatttan ne bekliyorum, elimde ne var? Yarından ümidim ne? ... liste uzar gider...

Yeni sene geliyorda ne oluyor diyebilirsiniz? Evet aslında bizim için takvim yapraklarının bitmesinden, dosyaların 2013 olarak değiştirilmesinden ibaret ancak bu bakış açına göre değişir. İstiyorsan bunu bir başlangıç, bir bitiş yapabilirsin hayatında. Kendinde sevmediğin özelliklerini yok etmek bir şans 'yeni sene - yeni ben', istersen mümkün, hemde hayatta herşey mümkün eğer istersen.

Yılbaşı zamanı benim için; ağaç süsleme zamanıdır. Evimizde kocaman heybetli bir ağacımız var (geçen sene Koray aldı hemde en güzelinden) bu sene yeni birkaç süs ile Efe'ye seyirlik bir şölen hazırlamak istiyorum.
AVM'lerin ışıklı süslemeleri ise benim gibi 2 yaş civarı bir oğlu olan her anne için sevinç kaynağı.
Efe'cik yanımda değilse annemle veya arkadaşımla (bu adres Aybegüm'dür genelde) dışarıda içilen kahve, mümkünse dışarıyı izleme, sohbet etme, dertleşme...
Evimizin kar manzarası süper oluyor. Önümüz çıkmaz sokak olduğundan gece lambaları eşliğinde tek tük insanın yürüdüğü bir kartpostal, doğal haliyle bile gayet romantik. Geceleri perdeleri açıp, ışıkları kısıp otur oturabildiğin kadar. 1-2 arkadaşta sana eşlik etmişse tadından yenmez doğrusu.

Bu erken yılbaşı yazısı neden bilmem içimden geldi sanırım. İleride oğlum bu yazıları okuduğunda "anneme de bak ne tuhaf kadınmış" desin, desin ne var :)) 
Çok sevdiğim bir arkadaşım Ebru der ki: Hayatta mutluluk diye birşey yoktur, "mutlu an'lar" vardır, e öyleyese bu mutlu anları yakalamaya çalışmaktan daha doğal ne olabilir?



05 Kasım 2012

Efe artık 21 aylık

Efe 5 Kasım itibariyle tam tamına 21 aylık bir delikanlı oldu. 2 yaş doğumgünü için planlar ufaktan başladı. Ama en çok istediğim evlatcığımın sağlıklı olması geçen sene doğumgünü burnumuzdan gelmişti.
Bayram bitince bir koşturmacadır başladı. Önümüzde daha uzun bir zaman tatil olmadığını da düşünürsek en iyisi hayatın akışına kaptırmak.
Ben yaklaşık 10 gündür hasta olmamak için direniyorum, sürekli portakal suyu, mandalina, çorba derken bu sabah yine burnum boğazım dolu uyandım. İçin daha da kötüsü Efe de benzeri bir şekilde diyebilirim. Onda yalnızca hapşırık var çok şükür ki. Bugün babaannesinde, öğlen iştahla yemeğini yemiş, dışarı çıkmışlar hava almaya. Birde peditus şurubumuzu aldık. Sanırım toparlar hemen. Dün akşam uyku vakti geldiğinde bana 'acıyo acıyo' dedi bende neresi acıyor anlayamadım. Ancak sanırım acıyan daha doğrusu ağrıyan kemikleriydi, kırıklıktı bir nevi. Yavru kuşum öyle diye diye uyudu.
Ağız artık full kalabalık, bir sürü yeni kelime eklendi. Mesela 'Lia' oldu 'Tia' (L zor gelmiş olucak). Nene, anane, dede, apay, baba, anne, acıyo, ge (l), bah (k), ve (r), hayı (r), bu (su) ve herşeyi anlıyor. Artık yanında şifreli konuşmaya başladık. Sofra kurmaktan bahsedince hemen örtüyü getiriyor, çatal bıçak çekmecesine saldırıyor :))
Biz de yeni ev arayışına girdik. Benim isteğim bu kış bastırmadan taşınmak, hayırlısı diyelim. En önemli kriter çocuk parkına yakın olması desem... Gelişmeler burada olucak.
Kasım ayına girmiş olmamıza rağmen ılıman (hatta öğlenleri güneşte epey sıcak) günler yaşıyoruz. Sanırım doğalgaz zamlarından dolayı hava durumu bize kıyak geçiyor :)) Efe'nin kış kreasyonları hazır ancak tek eksiğimiz mont. Adidas'ta bir tane gözüme kestirdim hedefim en kısa zamanda gidip alıvermek. Son derece uygun fiyatlı diyebilirim (Balgat Adidas Outlet). Montlu bir resmini koyarım. Botlar, atkı, yağmur çizmeleri, kalın kazak ve eşofmanları, külotlu çorapları, kalın uyku tulumları... Hepsi hazır.
Aralık'ta dayısı ve Damla geliyorlar :)
Birazda resimler konuşsun...



Babasının arabasında gezmeye giderken...

Ayakkabı dolabı düzenlerken, elinde çekicek havaya girmiş arkadaş :))


Eymir keyfi...

Amca & Efe & Dede... Panora Elizinn :))

22 Ekim 2012

Haftasonundan geriye

Bayrama 2 gün var, Çarşamba sabahtan sonra 6 gün evdeyim ve mutluyum, saklayamayacağım : 6 gün sabah evimde oğlumla kahvaltı edeceğim inşallah :))

Haftasonu uzuuuuuun zamandır görüşemediğim bir arkadaşımın annesine gittik, ablası 2 kızı (biri 5 aylık biri 6 yaşında), kendi oğlu (5aylık) ve benim bıdık. Hem arkadaşımı özlediğim için hemde çoluk çocuk olunca ortaya çıkan mutluluktan çok keyifli vakit geçirdik. Aşağıda birkaç foto var anı niteliğinde...

Cumartesi akşam başka çok sevdiğim bir arkadaşımın doğum günü kutlaması vardı, ondan da bir kaç foto aşağıda. Canım arkadaşım doğum günün kutlu olsun, yeni yaşında tüm dileklerin isteklerin gerçek olsun.

Pazar yağmurlu, hızlıca zamanın akıp tükendiği bir gündü.

Aldım kalemi elime... Şirinlik muskası

Bebişler & Biz

:))

Aybegüm & Bendeniz

Dedemle araba oynuyoruz...

Babamızın aldığı bayramlıklar.

15 Ekim 2012

6 kelime

Efe'nin kelimeleri:
1-Anne :))
2-Baba
3-Ge Ge (Gel)
4-Hayı (Hayır)
5-Bi de vuv gibi bişiy var mutfağa çağrılıp yapılan anladık ki artık o da SU :))
6-Dede

Bir de "Anne FI" var ki o "FI" ne henüz çözemedik genelde birşey anlatırken arada geçiyor.

Efe'cim kaka varmı? Cevap hep aynı "Hayı"
Efe'cim sümük varmı burnunda? Cevap yine aynı "Hayı"
Efe'cim dışarı gidelim mi? Cevap "Hı" :))

Bu ara resim koyamadım en kısa zamanda burada olucak.

Yazacak çok şey var ama vakit yaratamadım :((

10 Ekim 2012

oğlumu özledim

Oğlum dünyaya geldiğinden beri ilk defa ondan ayrı 2 gece geçirdim. Toplantı için İstanbul'a geldim. Burada fırsatını ele geçirdiğimde etrafımdakilere Efe'nin fotoğrafını gösterirken buluyorum kendimi ve şimdi bunu yapan ve geçmişte anlamadığım anneleri anlıyorum... Şirketimizin yurtdışından konukları geldi, sohbetler nerelisin, ne kadar zamandır burada çalışıyorsun diye başlıyor. Benim repliğim genelde aynı, Selen, Ankara'da merkez ofisteyim, 5 yıldır bu şirketteyim, 20 aylık bir oğlum var :))) 30 konuğun 29'u (bölge müdürü hariç) bunu biliyor :))
Allah hiç kimseyi evladından ayırmasın diyorum. Ki bu güzel ve kısa bir ayrılık. Ve oğlumun Ankara'da çok iyi olduğunu, emin ellerde keyfi yerinde olduğunu çok iyi biliyorum... Ve kocam seni de çok özledim, gerçekten. Biz işlerimiz dolayısıyla pek fazla seyahat etmeyen ve ayrı kalmayan - :)) bir çiftiz, ayrılığa pek alışık değiliz.
Bugün toplantımız bittiğinde kendimi İstiklal'e attım, sonuna kadar yürüdüm geldim. İyi geldi, açık hava, bol insan. Şimdi otelden ayrılıp havalimanına gidiyorum. Gece evimde olacağım.

25 Eylül 2012

Gel sonbahar gel


En sevdiğim 2 ay var, biri Mayıs, biri Eylül hatta Ekim diyelim.
Mayıs tartışmasız yılın en güzel ayı...
Ama Sonbahar benim için herzaman başlangıçların zamanı, belki okullar açılıyor, herkes evine dönüyor ondan belkide yaz bitiyor, yeni bir seneye az kalmış oluyor... Tam sebebini bilmemekle beraber belki yalnızca bulutlu gökyüzünü, rüzgarı ve yağmuru çok sevdiğimden, Eylül - Ekim içimi güzel duygular kaplar. Mutlu olmaya eğilimliyimdir, tüm olumsuzluklara ve zorluklara inat.

Tadını çıkaracağımız bir sonbahar olsun...

Bugüne düşebileceğim tek not Efe'ni biz işe giderken çıkardığı arıza. Ağlamak ama nasıl kendini yırta yırta!
Aklım kalbim ruhum karmakarışık oluyor.
Bu da herşey gibi bir süreç bir dönem, bitiverecek ama "anne kalbi - baba kalbi" dayanmıyor.

Gel sonbahar gel...



 

13 Eylül 2012

Evde 3 gün :) Hatta 5!

Bakıcımız Lia eşinin ameliyat olması sebebiyle kısa süreliğine (ne kadar olacağını tam bilmemekle beraber Pazar dönüş umuyoruz) memleketine gitti. Bende yıllık iznimden kalan 6 günümün 3'ünü oğluşumla evde geçirdim. Oğlum bugün babaannesinde yarında anneannesiyle evde olucak. Sonra haftasonu :))

3 gün içinde olan en güzel şey oğlum ayan beyan bana 'anne' diyor (videosu aşağıda inanmayan tıklayabilir). Ayrıca elimden geldiğince onunla parklarda zaman geçirmeye çalıştım. Kahvaltı - gezme - yemek - evde uyku - tekrar park gibi yoğunlaştırılmış bir program uyguladık dolayısıyla hem ben hemde Efe mutlu olduk...

Bugün sabah 7.30 Alev Hanım'da rutin kontrolümüz vardı. Kilomuz 12 olmuş, boyumuz 84cm. Şükür herşey iyi. Yine uzun bir alınacaklar - yapılacaklar listemiz var ama zamanımız bol bir dahaki randevumuz Aralık ayı.
Bize Pembe Kurbağa Bebek Tiyatrosunu önerdi -ki biz bunu geçen sene yapmıştık, bu sene Ekim'de yeniden başlıyormuş yine orada olacağız.
Tübitak ve İş Bankası yayınlarının kitaplarından önerdi rastladıkça alacağız.
Bu Cumartesi Curcuna Çocuk Evi'nde oyun grubuna katılacağız. Sabah 9.30'da başlıyor öğlene kadar. Ücreti 20 TL. Arkadaşım Ayşegül ve güzel kızı Aybike, Efe & ben. Bakalım neler olucak?

Söz uçar yazı kalır şeklinde; izin biter fotoğraflar kalır diyelim ve ekleyelim.



Efe peppe tişörtü ile poz ver oğlum dedim, - verdi :))

Çantanla poz ver oğlum dedi, onu da yaptı :))

Anneanne ile Tunalı'da cafe'de sabah keyfi

Babaanne ile Capital Country Club At Çifliğinde Pazar keyfi

Anne ile gezmeye giderken

Baba ile at çifliğinde ama anne ışığı ayarlayamamış :(

Anne ile evde kudururken, evin altı üstüne geldiği zamanlardan




04 Eylül 2012

Doğumgünü, pasta, mum, trombolin, IKEA... Herşey var

Efe son hız büyümeye, hergün değişmeye bizse duruma ayak uydurmaya devam ediyoruz. Anladım ki 18 aylık olmak demek yavaştan bebeklikten sıyrılmaya başlamak demek.

Son postumdan bu yana bir yaş daha aldım ve kocaman 33 yaşında bir genç hanım oldum :)) Doğumgünümü oldum olası severim, o sabah bir mutlu uyanırım ve çok şükür ki her zaman pastamın üzerindeki mumları söndürmek için tutucak dileklerim olur. Bu sene 3 pastam oldu, biri 30.Ağustos'tan faydalanarak evde verdiğim çay partim, ikincisi ofiste arkadaşlarımın sabah pastası & üçüncüsü ise sevgili eşimin akşam yemeğindeki jesti.

Evdeki mini çay partisi son derece keyifliydi. Hem ben çok keyifli mamalar yaptım hem de misafirlerim eli dolu geldiler, hal böyle olunca bize de yemek içmek kaldı. Ertesi gün ofiste arkadaşlarımın mini pastası enfesti. Ve doğumgünü akşamı arkadaşlarımızla (Aybegüm & Bekir) yediğimiz yemek birde üstüne süpriz misafirlerimiz gelince daha da bir şenlikli oldu. Teşekkürler Aşkım :)) Fotolar aşağıda.

Efe pastada mum üfleminin ve beraberindeki alkışın tadını aldı. Sanırım 2.doğumgünü bu anlamda daha keyifli olucak.

Efe son derece misafir sever bir çocuk, eve birileri gelince, hele ki tanıdığı bildiği kişiler öyle memnun oluyor ki. Artık bir pozlar, şovlar, oyunlar kendince, görmeye değer doğrusu.

2. doğumgünü için henüz plan yapmıyorum ama ara ara düşünmüyorum dersem yalan olur... Sanırım anne kişisinin elinde değil bu heyecan. Halbuki önümüzde koskoca 4 ay var :)) Komiğim bende değil mi?

Haftasonu IKEA turu yaptık, az alışveriş, çok gezmece... Her gittiğimde evimi baştan döşemek geliyor içimden. Efe için çok sevimli bir nevresim takımı aldık, üstünde hayvan figürleri var. Sabahları uynadığında nevresim takımı desenleri onu oyalıyor bir süre, çocuk işte.

Arkadaşım Aybegüm, ikizlere hamile, henüz cinsiyetleri belli değil. Yalnızca birinin erkek olduğunu biliyoruz. Ama o kadar heyecanlı bir durum ki, bu da yeni anne olmuş kişilerin hemen hepsinde var olan bir heyecandır sanırım. Aybegüm'e sürekli anlatıyorum, bak odalarını şöyle yap, bu bilmemnelerden al filan diye, arada onu baydığımı düşünüyorum ama yeni anne olunca çene durmuyor, ne yapayım? Hayırlısı ile ikizleri bekliyoruz... Onlarda Şubat (sonu veya Mart) doğumlu olucak inşallah.

Halamız Pazar günü Efe'yi 365'in önündeki trombolin'e bindirdi. Efe keyiften 4 köşe oldu resmen videosu aşağıda...

Dün akşam saat akşam 6 buçuktan 8'e kadar parka gittik, o mu ben mi daha çok yoruldum bilmiyorum :))

Şimdide biraz fotoğraf:

Sıradan bendeniz, Sibel, Deniz & Berna

Akşam yemeğimiz...

Karşılıklı oturunca yanyana resmimiz yok haliyle :))

Bu da 3. ve son pastam

IKEA'da isveç köftesi

Homemade cakes for everyone from SELEN :)

Yakışıklım Pazar günü babaannesine giderken

Sıradan Aybegüm, Ayda, Annem, ben, Anneannem, Babaanne, Sibel

Burada bana bakışı dünyaya değerdi...

Bu da ben 5 yaşındayken, Norveç'te, arkadaşım Bengü ile...

23 Ağustos 2012

Foto Foto

Saçım kesilecek, off herkeste tepemde kaçamamda :)

Dayımlarla Papazın Bağı

Ne mi yiyorum? İşte resim aşağıda :)

Gülen suratlı kahvaltı!..


Sevgili Lia'nın Dogumgünü

Anne direksiyon dönmüyor, sen hala kameraya gülüyorsun, olmaz ki

Babam bu fotoğrafı çok iyi yakaladı ;)

Bayram Şekeri



Anneannemin evinin önünde babamızı beklerken...

Buzluk diye tutturunca, oturtuverdim, sırtı dondu tabi

22 Ağustos 2012

Ben bu bayram

Bu bayram Ankara çok sessizdi, sokaklar tenha, hava serindi.
Değişik bir bayramdı. Biz bize bir bayramdı.

Ben bu bayram oğlumla ve eşimle doyasıya vakit geçirdim (Efe'ye doyulmuyor o ayrı)

Ben bu bayram babamı çok andım, çok özledim
(hayat dersi no:1 - acılar unutulmuyor yalnızca sessizleşiyor, duruluyor ama o ateş hiç sönmüyor)

Ben bu bayram annemin 55.yaşını kutladım, uzaktan, hediye veremedim ama bir dilek tuttum onun için; sesi her daim şen gelsin kulaklarıma, gözlerinin içi hep gülsün...

Ben bu bayram bize uzak yaşayan tüm sevdiklerimizi düşündüm, evet belki her anımız birlikte geçmiyor ama biliyorum ki biz kocaman bir aileyiz,

Ben bu bayram Efe'ye sevgiyle açılan kapıları düşündüm, gelecek diye heyecanla bekleyen babaanne, anneanne, dede'lerini,

Birde ben bu bayram evde anneannemle börek, poğaça, kek pişirdim, eşim ve oğlum için, farklı bir huzur ve şükür duygusu kapladı yüreğimi;
Şükrettim çünkü anneannem yanımda dimdik bana yardım ediyor,
Şükrettim çünkü yaptıklarımı zevkle tadan ve bana (her zaman çok başarılı olmasada) iltifat eden bir eşim var,
Şükrettim çünkü 'annem bana güzel kekler yapar' diyecek bir oğlum var...

Ve bayram bitti, ilk iş günü tatilin üstüne, Efe'den ayrılış, rutine dönüş, söylenmedim, şikayetlenmedim, gidecek bir işim dedim...

Bu bayram tam da bayramın anlamına yakışması için, durdum, düşündüm... Hayatı artılarından tutmaya, küs olduğum tarafımla barışmaya, elimdeki nimetlerle mutlu olmaya ve tüm bunları her daim aklımda tutmaya çalışacağıma söz verdim kendime.

Bir sürü foto var bayramdan ama çoğu diğer makinada aşağıdakiler cepten, kalanı en kısa zamanda burada :))


Arife günü alışverişe giderken...

Ramazan'ın son günü iftardan önce, vakit geçirmece

Babası & Oğlu alışverişte...
Efe'nin yeni market arabası şimdi evde de böyle geziyoruz...