26 Ağustos 2011

Efe'nin 1 haftası nasıl geçti?

Geçen haftasonu anneannenin doğumgünü vardı, cmt onu da alıp IKEA’ya gittik. Orda birkaç resim çektik. Nerdeyse tüm gün gezdik. Annem bir dolap beğenmişti onu aldık. Sende alışveriş arabasını pek sevdin laf aramızda, yüzünden belli...




Pazar günü Özlem teyzen bize kahvaltıya geldi sonra babanla beraber Metro’ya alışverişe gittik. Orda hiç foton yok ama akşamüstü eve gelince baban seni apartmanımızın bahçesine çıkardı orda fotonuz var.

Akşamınada güzel bir iftar yaptık sonra çay çekirdek ama sen ancak iftar vaktini görebiliyorsun. Hergün saat 19:45 – 20:00 arası banyo yaptırıyoruz sana sonra 180cc mama ve uyku. Sanırım banyoyu da seviyorsun

Pazartesi sabahı güne 05:00 sularında başladın... Gerisini babana sormak lazım J
Bu hafta ilk defa kıymalı çorba içtin çok fazla sevmemişsin ama hafta ortasında yaptığım tavuklu yoğurt çorbasına bayılmışsın.
Çarşamba günü öğlen babaannene gittiniz Lia'yla bütün gün orada iyice kudurdun sanırım akşama yorulmuştun. Babaannenle banyo yapıp bi güzel uyudun.
Perşembe baban eve uğramış dedi ki 'Efe emekliyor' artık!... Demek özgürlüğünü ilan etmen yakın. Sonra seni kim tutar bilmiyorum bitanecik oğlum benim...
Bugün Cuma bayram tatilinden önceki son iş günü...
Dolu dolu 8-9 gün seninleyiz. Bayramın en güzel tarafı oğlumla olmak olucak benim için ne yalan söyleyim böyle.
Senin ilk bayramın bebeğim.
Dönüşte Efe'nin Bayram Anıları adı altında anlatırım herşeyi.
Dilerim hepimiz için güzel bir bayram geçer...



Efe mama bekliyor, eliyle de kafasını kaşıyor 'bana mama verir bunlar herhalde' diye düşünüyor!...


25 Ağustos 2011

Bebeğim büyüyor

İşe başladıktan sonra sen sanki daha bir hızlı büyümeye başladın. Son kontrolünde 8,600 kg, Boy: 68 cm. Alev Hanım diye bir doktorun var. Biz çok memnunuz yol gösterici ve pozitif bir kadın.

Bugün 6 ay 17 günlüksün, ek gıdalara başladık. Sabahları peynir, ekmek, meyve ve mamadan oluşan süper bir karışım alıyorsun. Öğlen çeşitli çorbalar, öğleden sonra yoğurt. Ve günde 3 postada Aptamil 2 numara. Çorba ve yoğurtlarını ben geceden hazırlıyorum, malum yediremediğim için en azından pişirmek hazırlamak istiyorum. Sanırım en çok mama ve yoğurt favorin gerisini de severek yiyorsun çok şükür. Alttan 2 tane dişin çıktı yaklaşık 1 ay önce. Gerisi de geliyor sanırım biraz sıkıntın var, kaşınıp duruyorlar muhtemelen. Sabahları çok erken kalkman dışında şimdilik uyku ile bir sıkıntın yok.

Bundan böyle gün gün yazıcam herşeyi. Geç bile kaldım ama ancak yeni yeni senden başka şeylere de konsantre olabiliyorum birtanem. Bu satırlara hep çok çok güzel, keyifli şeyler yazmak dileği ile...

Hoşgeldin boncuğum hayatımıza.
İyi ki seni doğurmuşum.
Seni Çok Seviyoruz...
22.Ağustos.2011

İşe başlama vakti geldi :((

Sonunda Pazartesi sabahı eve çıktık. Odamızda sana park yatağı hazırlamıştım yatarsın diye ama ne mümkün sen içinde mini minnacık kaldın. Bir tane sepetimiz vardı hemen onu çıkardık. Sen tam tamına 3 ay bunda yattın. Mevsim kıştı ve seni ısıtmamız gerekiyordu. Odaya bir tekerlekli kalorifer yaktık, kombiyide var gücüyle açtık. Odanın ısısını ölçüyorduk sürekli. Bende giderek toparlamaya başlamıştım. Alışmaya başlıyorduk yavaş yavaş...


















Derken 40’ın oldu... İşte sana birkaç foto... Evimizde dua okuttuk, sende gelen hocaya güldün sanki anlamış gibiJ



 
 



 




 


Doğum iznim hiç bitmeyecek gibi geliyordu. Kış yavaş yavaş bitmeye başladı bizde artık yavaş yavaş dışarı çıkmaya başladık. Sık sık 365 AVM’ye gidiyorduk. Biraz dolaşıp yemek yiyip dönüyorduk. Bakıcımız Lia’dan bahsetmeye başlasam iyi olucak. Önce o da sana yaklaşmaya çekiniyordu bizde herşeyi kendimiz yapmaya çalışıyorduk ama zaman geçtikte alıştık. Ve onun sana ne kadar sevgi dolu ne kadar güzel baktığını gördük. O da bizim için çok büyük bir şans! Deden babaannen, Deden anneannen her fırsatta seni görmeye geliyorlardı. Sonra dayın ve yengen geldiler, Norveçten 40’ın olduğu zamandı. Sonra halan geldi kuzenin Erenalp ile.
Artık düzenimiz oturmaya başlamıştı diyebilirim. Bu arada ne yazık ki baban uykusuzluktan ve yorgunluktan sanırım zona çıkardı. Bir süre evde karşılaşmadan aynı havayı solumadan yaşadınız. Neyse hepsini atlattık şükür.

Günlerim seninle dolu dolu geçiyordu bebeğim. Uzun saatler uyuyordun gelen giden derken... İznim bitti... 1.Temmuz.2011 Cuma günü işbaşı yaptım evden gözyaşları ile çıkarak. O sabah hissettiklerimi aslında her sabah hissediyorum alışmaya çalışarak. Sana sürekli işyerindeyken birşeyler satın almak, satın almasam bile bebe mağazalarına girmem ondan aklım fikrim sende aslında ama senin için çalışıyorum bebeğim. Evde sana Lia bakıyor, anneannem neredeyse hergün bize gidiyor ve Lia’yı gözlemliyor.  Arada babaannende geliyor. Herkes her zaman seninle bebeğim.
Turist Ömer'im benim...


Lia & Efe :))


Hoşgeldin Bebeğim...

Bir gece önce nasıl uyudum uyandım bilmiyorum. Sabah saat 07:00 babaannen, baban ve ben yola düştük, araba sessiz, benim rahatlığım bi anda yerini binbir tane soruya bıraktı??? Odaya girdim, ameliyat önlüğü geldi ve tüm sevdiklerimden ayrılma vakti... Ameliyathane... ve fındık kurdum kollarımda...
Baban, seni yukarı odaya çıkarırlarken benim ameliyathaneden çıkmamı beklemiş, iyi olduğuma emin olmak için, bu beni çok mutlu etti. İşte sana birkaç fotoğraf bebeğim...



Sonra 2 gece hastanede kaldım. Anneciğim yanımda kaldı, onun omzunda ne kadar küçücüktün bir bilsen J



Hastanede çok ziyaretçimiz oldu, babaannen, deden, anneannen, deden, amcan, inci anneannen ve arkadaşlarımız eşimiz dostumuz, bizi hiç yalnız bırakmadılar. Sen henüz gece ile gündüz bilmediğin için sürekli uyuyup aklına esince de uyanıp ağlıyordun, daha yeni tanışıyordun dünya ile, bizde seninle...

24 Ağustos 2011

Artık az kalmıştı!..



Şimdi düşünüyorum da sonlara birşey bırakmamak en güzeli. Karnım burnumda kış günleri tıkıldım kaldım evde. Ama herşey deneyim benim ballı kaymağım. Havalar serinledi, karnım büyüdü. Bi yandan tam gaz çalışıyorum, ofisim kalabalık, tek hamile benim günler hızlıca aktı geçti. Öğlenleri hamileliğin verdiği ya zehirlenirsem ya kötü beslenirsem korkusuyla güzel güzel yemekler yedim. Armada’nın etrafında yürüyüşler, kafeinsiz kahveler, sıkma portakal suları, yeşil çaylar... Derken yılbaşı zamanı geldi artık karnım iyice büyümüştü ve odan neredeyse hazırdı... En önce babacığınla duvar kağıtlarını yaptırdık, odanı boyattık. Deden oda takımını aldı, bembeyaz tam istediğim gibi, halını aldı. Anneannem bir sürü kıyafetler aldı, patikler, şapkalar. Perdeni yaptırdık üstünde Winnie The Pooh ve arkadaşları. Doğum yapacağım hastaneye karar verdik. Özlem teyzenle sana masmavi tüllerden şeker sepeti yaptık, bacaklarımız ağrıdı yerde saatlerce oturmaktan. Sonra minik biberonlar aldım sana içlerine de mavi beyaz badem şekerleri.

19.Ocak günü doğum iznine ayrıldım... Şimdi sana bakan bakıcımız Lia bu zamanlar gelmişti. Onunla beraber bir yandan son hazırlıkları yapıyordum bir yandan da dinlenmeye çalışıyordum. Havalarda epey soğumuştu ama kar yoktu, dışarı çıkıp geliyordum. Heyecan doruktaydı. Bi baban bi ben seni görüyorduk rüyalarımızda, seni bilmeden... Doğumun için 5.Şubat gününü seçtik, epidural sezeryan, HRS Hastanesi sabah 08:15!!! Büyük kavuşma J

Doğumdan bir gece önce Taylan’ın doğumgünü münasebetiyle oraya gittik, pasta kestik. Son gece ertesi gün yanımızda olacaktın!!!


Hamileyim :))

Bugün tam 6 ay, 19 günlüksün minik bebeğim...
Sana hamileliğim boyunca bir sürü bloglar okudum. Anne adaylarının evlatlarına kavuşma anlarında gözlerim doldu hep. Bende sana anlatmak istedim birtanem... 6.Haziran sabahı içimde dolan tarifsiz bir his ve dürtüyle hastaneye gittim, mesaime yaklaşık 10dk vardı kan verdim, ofise geldim. Ama olası bir gebelik beklentisi de çok yoktu sadece olabilir dedim ve bunu kimseyle paylaşmadım. Yaklaşık 1 saat sonra telefon geldi mesa hastanesinden, ‘gebelik bekliyormusunuz?’ diye bende şaşkınlıktan ‘hem evet hem hayır’ dedim ve karşımda hemşire bayan ‘gebesiniz’ dedi. Yaklaşık 5 haftalık. O an gözlerimden yaşlar geldi öyle bir duygu seli ki. İnan ne hissetmem gerektiğini şaşırdım ve babanı aradım. O da aklımızda hiç böyle birşey olmadığından ‘ne?’ ‘eminmisin?’ gibi şeyler sordu. Sonra aile fertlerini aradım. Babanda aramış haber vermiş bi yandan telefonum çalıyor. Ama ben bi anda resmen şoka girdim. Tebrikler filan, ne olduğunu anlayamadım resmen. Bu fotoğraf bir ertesi güne ait...












Derken akşam dayın gelmişti Norveçten annemde toplandık, baban bana çiçek yaptırmış, sarıldık filan... Derken müthiş serüven başladı. İnternet, kitaplar tüm bilgi kaynaklarına sarıldım. Anlamak için neler oluyor diye. Sen içimde günden güne büyüyordun oğluşum. Sen karnımdayken önce Marmaris tatili yaptık, ben elimden geldiğince dikkatli olmaya çalıştım. Ama henüz birşeylerin o kadar farkında değilmişim şimdi anlıyorum. Hamilelik bana o kadar uzun geliyorduki sanki hep öyle kalacakmış gibi sadece kendime odaklanmıştım. Sana çok uzun süre hiçbirşey almadım da aldırmadım da. Babanla bu konuda aynı kafada olduğumuz için bu konu normalmiş hiç heyecanlı değilmişiz gibi davrandık. Oysa gerçek tabi ki böyle değildi sadece nasıl bir duygu olduğunu bilmediğimizden sakindik :)

23 Ağustos 2011

Merhaba...

Bebeğimi dünyaya getirme aşamasında ve sonrasında gördümki birçok anne yazıyor.
Her biri ayrı bir ufuk açtı bana...
Bende kendi penceremden anlatmak istedim.
Emir Efe Susam'a bir anı olsun istedim...
Onun hatırlayamayacağı anıları annesi yazsın,
yıllar sonra oğluşu okusun istedim...