18 Şubat 2013

Doğumgünü fotoları hala yok ortada ama..

Ama sohbet var :) Basiret bağlandımı bağlanıyor ne yapim? Doğum günü fotoğrafları makinamızda o da evde. Her sabah bir an aklımdan geçiyor sonra unutuyorum. Akşamdan atıcam çantama (eğer unutmazsam). Ama yazasımda geldi o yüzden fotomosuz motosuz yazayım dedim.

Her yaş çocuklar için bir dönüm noktası gerçekten. 1 yaşına bastığının ertesi günü birşey olmuştu adeta çocuğuma, sanki o bebek hali gitmiş, çocukluğa adım atmıştı. Ama ne yalan söyleyim 1 - 2 yaş arası anne-baba-varsa bakıcı ve yakınları için efor sarfedilmesi gereken, kondisyon isteyen bir dönem. Çünkü heran herşeyi yapabilir diye bir adım arkasında olunması gereken, en olmadık anda bir yaygara kopartıp arkasından ağlayan, dur, gel, otur bilmediği bir dönem. Ancak şimdi işin rengi biraz daha değişti. Çünkü söyleneni çok net anlıyor. Gel otur Efe'cim deyince söz dinliyor. İnadı veya yaramızlığı tutmadıysa, söylenen herşeyi yapıyor. Artık kendisinden "bebeğim var" diye değil, "küçük çocuğum" var diye bahsediyorum :))

Ben Efe doğduğundan beri bir sürü güzel duygu yaşadım.
Ancak ilginç olan; çocuk insana kendini sorgulatıyor. Evlat sahibi olmak demek onunla birlikte tekrar büyümek demekmiş. Kah kendi çocukluğumu düşündüm, kah dünyadaki diğer çocukları... Ve büyüdükçe bu sorgu, vicdan, sevgi, ikiliemler hepsi de birlikte büyüyecek biliyorum. İstediği birşeyi yaparken veya yapmazken, işte tam da o anda bir sürü fikir geçiyor kafamdan, bunu ona yapmam doğrumu?, bana yapılmışmıydı?, başka çocuklara yapılıyormu?, şimdi istediğini yapmazsam üzmüş, kırmışmı olurum?... Sonra ne mi oluyor? Anne sağduyusu size yol gösteriyor.

Bir de eşini daha farklı yönleriyle tanıma olayı var. Onu da başka bir postda anlatacağım :) Şimdi çoook işim var :(


 

Hiç yorum yok: