Ben küçükken dünya gözümde çok büyüktü
Yaşanacak milyonlarca mutluluk, keşfedilecek bir sürü yer
Tanışacak onlarca insan...
Ve upuuuzuuun yıllar var önümde sanırdım
***
Ben küçükken kocaman bir hayal dünyam vardı
Gerçekler acı değildi sadece gerçekti
Anlamadığım herşeyi bir gün anlayacağımı,
Ve canımı yakan şeylerin bir gün yakmayacağını sanırdım
***
Ben küçükken büyümeye daha çoook vardı...
.
.
.
Canım oğlum,
Şimdi o zaman geçti, sen geldin dünyama
Bakışım, duygum, duruşum değişti seninle
Şimdi senin büyümene daha çoook var
Yada ben öyle sanıyorum...
Ama ne olur seninde kocaman bi dünyan olsun
Kocaman hayallerin ve çok küçücük acıları,n
Ufacık dertlerin, ufacık kederlerin
Gülümseyen rüyaların olsun...
Şimdi bende seninle yeni bir yoldayım artık
Sen, ben, baban ve tüm sevdiklerimizle
Yepyeni, ümitlerle dolu bir yol açtın hepimize
Bir kapı araladın aydınlığa çıkan,
Bana yaşamı, ümidi ve mutluluğu baştan anlattın bilmeden
Emir Efe Susam'a bir anı olsun istedim... Onun hatırlayamayacağı anıları annesi yazsın, yıllar sonra oğluşu okusun istedim...
20 Mart 2013
19 Mart 2013
Laranjit ve açık havada doğal gıda
Geçen post'umda yazdığım gibi olmadı malesef rutin kontrolün hemen ardından ateş ve ayağını yere basamaması sebebiyle bir gece Güven Çocuk Acil'e, aynı sebeple Alev Hanım'a gittik. Tam bitti geçti derken Larenjit kapımız çaldı, Alev Hanım'a 2 sefer daha gittik. Şuan hastalığımız tam olarak iyileşmedi, ilaçlara devam. Bu haftasonuna kadar atmış olmayı planlıyoruz. Hastalığımızı biraz tanımak istersek; Larenjit (Kelime Anlamı = Gırtlak İltihabı eğer akut olursa adı KRUP oluyor)
Onun dışında aklımı bu ara doğal beslenmeyle bozdum resmen. Tavuk almıyorum, hele Efe'ye asla yedirmiyorum. Amacım Organik Tavuk almak ama önce bulmam lazım. İpek Hanım'dan salça, mercimek, un, domates gibi bazı yiyecekleri sipariş verebiliyorum, hepsini oradan alabilmek her anlamda imkansız. Keşke bu tip alışveriş yapabileceğimiz daha büyük ve daha fazla sayıda marketler olsa. Keşke maddi olarak daha uygunca olabilse. Ama buna da şükür diyorum. Doğal yedirebildiğimiz herşey kardır neticede. Birde şu su işini çözersek rahat edeceğim. Temizliği konusunda hiçbir fikrimiz olmayan, damacana içinde günlerce duran suyu içmek ne derece sağlıklı bilmiyorum. Daha doğrusu sağlıksız bunu biliyorum. Şuan cam damacana ve 5'lik su alıp tüketip atmak mı??? aradayız henüz karar veremedik. Neyse çözdüğümüz zaman buraya da aktarırım. Herşey daha sağlıklı beslemek ve beslenebilmek için.
Evlatçık büyüdükçe hayaller değişiyor, onun büyümesiyle çeşitleniyor, gelişiyor. Mesela bugün onunla açık hava, doğayla iç içe bir yerlerde olabilmek fikri uçuşuyor aklımda. Kimbilir ne mutlu olur... Şu apartman dairesinde onu avutmaya çalışmak biraz boş bir uğraş, bu çocuğun, çocukların koşması oynaması lazım ama nasıl???...
Arkadaşlarım Figen, Canan ve Itır'ın bebekleri oldu, Aydilge, Mira ve Beril Hoşgeldiniz!... Artık hayatımızda 3 kızımız var :))
Bilgiler; Pediatriportali.com‘dan…
Ve bu hastalıkta malesef 2.tecrübemiz olduğundan; bulunduğu ortamı sık havalandırmak, soğuk buhar uygulamak gibi iyileşmesine yardımcı olmak için neler yapmamız gerektiğini biliyorduk. Alev Hanım'ın muayenehanesinde verilen kortizonlu soğuk buhar ilk etapta rahatlatıyor ancak saatler geçtikçe o gıcık öksürük geri geliyor. Akşamları bilhassa. Şimdi Ventolin şurup + akşamları rahat uyusun diye uyumadan hemen önce Zyrtec şurup veriyoruz. Bugün 5.gün artık iyileşmeyi umuyoruz. Geçen postumda da dedim hep diyeceğim: Çocuklar hasta olmasın!...Larangit ağzımızı açtığımızda gördüğümüz fariksin alt kısmı olan laringsin çeşitli baktri veya virüsler ile iltihaplanmasıdır. Bir çeşit üst solunum yolları enfeksiyonudur. Sıklıkla 6 ay -3 yaş arası çocuklarda gözlenir. Daha çok sonbahar ve kış aylarında gözlenir. Çocuklar veya bebekler sıklıkla havlar tarzda öksürük, bazen hızlı nefes alma veya nefes darlığı bazen hafif ateş ile bizlere başvururlar. Ön planda ses telleri bölgesini ilgilendirir.Nasıl Bulaşır?Virüsler doğrudan temasla, havaya karışan damlacıklarla veya virüsle bulaşık üst solunum yolu çıkartılarıyla kirlenen maddeler le temas sonucu bulaşır. Kuluçka süresi soğuk algınlığı virüsleri için 2-6 gün , grip virüsleri için ise 1-3 gün arasında değişir.Belirtileri Nelerdir?İlk günlerde burun akıntısı, hafif ateş, soğuk algınlığı belirtileri görülür. Bunlara hafif öksürük eklenebilir. Kısa sürede ses boğuklaşır. öksürük sesi havlamayı andırır. Belirtiler daha çok geceleri yoğunlaşır. Hafif öksürük 3-7 günde giderek geriler.Soluk borusundan hava geçişi giderek zorlaşır. Burun kanatları hareket eder, göğüste kaburgalar arasının içeri doğru çekildiği görülür ve öksürük kötüleşir.
Onun dışında aklımı bu ara doğal beslenmeyle bozdum resmen. Tavuk almıyorum, hele Efe'ye asla yedirmiyorum. Amacım Organik Tavuk almak ama önce bulmam lazım. İpek Hanım'dan salça, mercimek, un, domates gibi bazı yiyecekleri sipariş verebiliyorum, hepsini oradan alabilmek her anlamda imkansız. Keşke bu tip alışveriş yapabileceğimiz daha büyük ve daha fazla sayıda marketler olsa. Keşke maddi olarak daha uygunca olabilse. Ama buna da şükür diyorum. Doğal yedirebildiğimiz herşey kardır neticede. Birde şu su işini çözersek rahat edeceğim. Temizliği konusunda hiçbir fikrimiz olmayan, damacana içinde günlerce duran suyu içmek ne derece sağlıklı bilmiyorum. Daha doğrusu sağlıksız bunu biliyorum. Şuan cam damacana ve 5'lik su alıp tüketip atmak mı??? aradayız henüz karar veremedik. Neyse çözdüğümüz zaman buraya da aktarırım. Herşey daha sağlıklı beslemek ve beslenebilmek için.
Evlatçık büyüdükçe hayaller değişiyor, onun büyümesiyle çeşitleniyor, gelişiyor. Mesela bugün onunla açık hava, doğayla iç içe bir yerlerde olabilmek fikri uçuşuyor aklımda. Kimbilir ne mutlu olur... Şu apartman dairesinde onu avutmaya çalışmak biraz boş bir uğraş, bu çocuğun, çocukların koşması oynaması lazım ama nasıl???...
Arkadaşlarım Figen, Canan ve Itır'ın bebekleri oldu, Aydilge, Mira ve Beril Hoşgeldiniz!... Artık hayatımızda 3 kızımız var :))
08 Mart 2013
Bahar kapıda
Bugün Alev Hanım randevumuz hakkında bir post yazmak üzere niyetlendim ancak parmaklarım başlığa "Bahar kapıda" yazdı, aklım havada herhalde :))... Dışarıda son derece davetkar, arada hafif ısıran, tatlı bir güneşle okşayan, ümit veren, içimi hop hop oynatan bir hava var. Ne zaman kış bahara dönse, yaşadığıma, sağlığıma, sahip olduklarıma şükrederim. Ve öyle isterim ki o baharı doyunca yaşamak, o sabahlarda gülerek uyanırım. Az önce bu duygu ile benzer yazılar okuyabilmek ümidiyle google'a bir kaç kelime yazdım ama içimdekini tam anlatan hiç bir yazı bulamadım, en iyisi ben yazayım dedim.
(NOT: Bu benim oğluşumun blogu ama yazar benim şimdilik...)
İlkokuldayken mevsimleri öğretirlerdi, Ünite Dergisinden; İlkbahar - Yaz - Sonbahar - Kış. Halen öylemi bilmiyorum ama eskiden sınıfta bir yerlerde asılı mevsimler tablosu olurdu, bol resimli. O resimlere bakınca en çok İlkbahar, beni alıııır götürürdü. İlkbahar gelince; bahar temizliği yapılır, açık hava yerlere gidilir. Kalın kıyafetlerin yerini daha ince kıyafetler alır. Sebzeler - meyveler çeşitlenir. Çocuklar şenlenir, doğa yeşerir... bu böyle gider. Benim çocukluğumda içimde yaşadığım duygular ruhumda derin izler bırakmış. Yani hani bazen bazı kokular sizi alır götürür... Bende bu durum çok kuvvetlidir. Havanın kokusu beni çocukluğuma götürür baharda, hayattan, gelecekten, herşeyden nice ümitlerle dolu olduğumuz zamanlara.
Gelelim doktor kontrolümüze :) Efe'min boyu 90,4 cm, kilo 13,7 kg. Büyümesi gayet iyi. Ayrıca mutlu bir çocuk görüyorum dedim. Biraz kreş, biraz kolej, biraz bakıcı konuştuk... Onlarda ayrı bir post konusu olucak. Şükürler olsun ki yine yüzümüzde bir tebessümle ayrıldık yanından, 4 ay sonra görüşmek üzere... 8.Temmuz saat 8.00 dedik. Dilerim arada hastalık vs. gibi sebeplerden görmemiz gerekmez. Çocuklar hasta olmasın diyerek bitiriyorum.
(NOT: Bu benim oğluşumun blogu ama yazar benim şimdilik...)
İlkokuldayken mevsimleri öğretirlerdi, Ünite Dergisinden; İlkbahar - Yaz - Sonbahar - Kış. Halen öylemi bilmiyorum ama eskiden sınıfta bir yerlerde asılı mevsimler tablosu olurdu, bol resimli. O resimlere bakınca en çok İlkbahar, beni alıııır götürürdü. İlkbahar gelince; bahar temizliği yapılır, açık hava yerlere gidilir. Kalın kıyafetlerin yerini daha ince kıyafetler alır. Sebzeler - meyveler çeşitlenir. Çocuklar şenlenir, doğa yeşerir... bu böyle gider. Benim çocukluğumda içimde yaşadığım duygular ruhumda derin izler bırakmış. Yani hani bazen bazı kokular sizi alır götürür... Bende bu durum çok kuvvetlidir. Havanın kokusu beni çocukluğuma götürür baharda, hayattan, gelecekten, herşeyden nice ümitlerle dolu olduğumuz zamanlara.
Gelelim doktor kontrolümüze :) Efe'min boyu 90,4 cm, kilo 13,7 kg. Büyümesi gayet iyi. Ayrıca mutlu bir çocuk görüyorum dedim. Biraz kreş, biraz kolej, biraz bakıcı konuştuk... Onlarda ayrı bir post konusu olucak. Şükürler olsun ki yine yüzümüzde bir tebessümle ayrıldık yanından, 4 ay sonra görüşmek üzere... 8.Temmuz saat 8.00 dedik. Dilerim arada hastalık vs. gibi sebeplerden görmemiz gerekmez. Çocuklar hasta olmasın diyerek bitiriyorum.
06 Mart 2013
Efe komik bir küçük adam
Komik erkekler popüler olur. Benim küçük erkeğim şimdiden komik.
Dün uyku öncesi salondaki kanepede oturuyoruz, Efe pijamalarını giymiş, uyku moduna girmiş, bana bir yandan el sallayıp bir yandan "gay gay (bay-bay)" dedi ve başladı gülmeye :)) Gözlerime "bak anne ben ne kadar komiğim" dercesine öyle bir bakış attı ki!!!, beraber güldük. Ben o anda onun şakasına gülüyor olmamın onu ne kadar mutlu ettiğini sezdim ve bu beni bir kat daha mutlu etti. Büyüyüp iletişim geliştikçe, sevginin boyutları değişiyor.
Yukarıdaki resim oğlum keyiften 4 köşe olmuşken çekilmiş... Sebebi ise; o anda ortam hepimize göre harika. Evimizde misafirimiz Aybegüm var, menüde Levrek var daha da gelicek bir misafirmiz daha var. Kızlar akşamı yapıyoruz, Efe bizimle sofrada balık yiyor hatta gaza gelip ekşi ekşi salata bile yiyor. Ben de oğlu balık yemiş, mutlu bir anne olarak bu gülüşün bir benzeri yüzümde sohbete dalıyorum... Saat daha dokuzu henüz geçmiş, bir bakıyoruz ki Efe kanepede kendini uykuya vermiş.
Şimdilik bu kadar.
Saat 17:17, az sonra oğluma kavuşmak üzere yola çıkacağım.
Dün uyku öncesi salondaki kanepede oturuyoruz, Efe pijamalarını giymiş, uyku moduna girmiş, bana bir yandan el sallayıp bir yandan "gay gay (bay-bay)" dedi ve başladı gülmeye :)) Gözlerime "bak anne ben ne kadar komiğim" dercesine öyle bir bakış attı ki!!!, beraber güldük. Ben o anda onun şakasına gülüyor olmamın onu ne kadar mutlu ettiğini sezdim ve bu beni bir kat daha mutlu etti. Büyüyüp iletişim geliştikçe, sevginin boyutları değişiyor.
Yukarıdaki resim oğlum keyiften 4 köşe olmuşken çekilmiş... Sebebi ise; o anda ortam hepimize göre harika. Evimizde misafirimiz Aybegüm var, menüde Levrek var daha da gelicek bir misafirmiz daha var. Kızlar akşamı yapıyoruz, Efe bizimle sofrada balık yiyor hatta gaza gelip ekşi ekşi salata bile yiyor. Ben de oğlu balık yemiş, mutlu bir anne olarak bu gülüşün bir benzeri yüzümde sohbete dalıyorum... Saat daha dokuzu henüz geçmiş, bir bakıyoruz ki Efe kanepede kendini uykuya vermiş.
Şimdilik bu kadar.
Saat 17:17, az sonra oğluma kavuşmak üzere yola çıkacağım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)