22 Aralık 2011

2012'den 12 dilek

Bu blog işlerine daldığımdan bu yana sanki sihirli bir dünyanın kapıları açıldı. Benzer hayatları yaşayan, yaşamasa bile benzer duyguları paylaşan, paylaşmasa bile farklı duygularını dile getiren yani hiç tanımadığım ama sanki çok iyi dostum gibi, hiç görmesemde ne yaptığını merak ettiğim arkadaşlarım gibi hayatımın bir parçası oldu. Anne olduktan sonra değişen hayatımın vazgeçilmezi, blog yazmak ve blog okumak. 2012'den neler istiyorum listesi yapmış, mimlemişler birbirlerini bende kendi listemi yapayım dedim .İşte 2012'den istediğim 12 şey:
1- Sağlık: Oğlum, bütün ailem, bütün sevdiklerim ve kendim için herşeyden önce Sağlık!!!
2- Efe'ciğimin koşarak bize doğru gelip ANNEM - BABAM demesini görmek 
3- Huzur: Küslüklerin, dargınlıkların, kavgaların, kırgınlıkların, kalp kırıklıklarının yaşanmıyacağı
4- İşlerimizin yolunda gideceği, yetecek kadar paramızın hep cebimizde olacağı
5- Şimdilik uzaklarda bir hayal gibi olsada, severek, huzurla oturacağımız bir ev sahibi olmak
6- Doğumdan sonra kalan kilolarımı vermek :)) 
Sonrasında da hamile kalmadan önceki kilomunda altına düşmek
7- Milli Piyango'dan bilet alsak ve o bilete şöyle haybeye harcıyacak ne ufak ne de büyük denebilecek bir para çıksa (eğlenceli olur, neler alırım bir listem bile var:))
8- Efe'cikle keyifli bir yaz tatili (ilklerle dolu bir tatil olucakdır)
9- Bakıcımız Lia'nın 2012'de de hep bizimle olması 
10- Hobi edinmek, kitap okumak, tiyatro'ya gitmek, güzel filmler izlemek, keyifli akşam yemekleri, eğlenceli piknikler, Efe ile yaratıcı oyunlar oynamak, eşimle bara gidip deşarj olmak gibi bilumum sosyal faaliyetlerle dolu
11- Bir dahaki sene bugünlerde şöyle bir geriye yaslanıp ''Ohh be bu yıl hepimize (anneler, babalar, kardeşler, anneanne, babaanne, dede ve bilumum herkese) iyi geldi'' demek
12- Oğlum, eşim & ben, 3 kişilik bir yurtdışı tatili adres: Norveç (Serkanları ziyaret) ve Bakü (Aydaları ziyaret)

2012 bize bu kadar bonkör davranırmı bilmiyorum ama 1.madde olsun gerisi de gelir biliyorum. 
Ben yazarak, ekrana döşeyerek evrene mesajlarımı gönderdim :)) 

Lokum! Hemde fıstıklı :))

Ağacımız: babamız tarafından ilk getirildiğinde heyecanla acele süslenmiş hali. Şimdi daha şık!

Doğum gününe geri sayıyoruz! 
EFE 
tam tamına 45 gün sonra 
1 yaşında :))





20 Aralık 2011

Mırıl mırıl bir cüce

Mırıl mırıl konuşan bir cüce var artık evimizde, kendince birşeyler anlatıyor, ıh-ııh-ba-ba-de-de-ay gibi heceler (muhtemelen her bebek gibi ama kendi yavrun yapınca büyüleyici geliyor!). Geçen hafta Cuma günü dayısı ve yengesi geldiler, Cumartesi de beraber kahvaltı yaptık. Serkanlar bayıldı tabi Efe'ciğe, lego getirmişler hediye hem de bebek legosu :)) İri iri ve az taneli. Laf aramızda bende özlemişim lego oynamayı, bak oğlum ev yaptık, Efe bak ama bakmıyorsun peki o zaman sana uçak yapim, istermisin? Efe bu arada evin başka bir köşesine gitmiş oluyor :)) Sanırım şimdilik ben kendimi eğlendiriyorum.

Burnum tamamen iyileşti, yaptırdığım için mutluyum. Henüz tam randımanlı nefes alamamakla birlikte yine de eskisinden daha iyi olduğunu söylemeliyim.

Bugün 26.Aralık-9.Ocak arası iznimi aldım, malum Lia'mızı tatile gönderiyoruz. Bende evde oğluşumla olucam. Buna o kadar sevindim ki sabah iznimi aldığımdan beri ayaklarım yere değmiyor :))

Oğluşumun kucakta oturduğu (yerinde durduğu) nadir ANlardan biri!

Efe'cik Umut & Annem :))

Lia ile gündüz yaptığı yaramazlıktan, yüzünde bir uyku ifadesi var dimi?


Babaanesi ile akşam sefası

Dayısı gelmiş oğlumun :))

Pazar günü 365 AVM'de babasıyla...

Cumartesi akşamı Serkanlarla tombala oynadık, 10 kişi kadar vardık, eğlendik :))

Lia ile yürüme egzersizinde, yüzündeki gülümsemeye dikkat çekerim.

Efe'ciğin TV aşkı :)

14 Aralık 2011

Efe'nin annesi deviasyon ameliyatı oldu

10 Aralık sabahı TOBB Hastanesinde deviasyon ameliyatımı oldum. Olduğum gece zor geçti ama ertesi gün tamponlar alınınca rahatladım, şimdi gayet iyiyim. Henüz burnumdan tam nefes alamıyorum ama alacağım günler yakınmış, heyecanla bekliyorum.
Efe'ye iki gün pek yaklaşmadım malum kolları kafası burnuma her an dannn diye inebilir!!!
Efe'ye aşağıda resmi olan oyuncağı aldım, oynamaz, ilgilenmez endişesi ile. Ama öyle olmadı. Hoşuna gitti, yakın zamanda en azından bir süre oyalıyabilecek gibi görünüyor. 10 aylık bebekler için uygun bir oyuncak, tavsiye ederim.
Bugün ofiste işim çok yazmak istediğim dolu şey var ama... En kısa zamanda yazarım. Bu da çöp önü seremonimiz :))



08 Aralık 2011

Yeni Yıl, Yeni Yıl, Yeni Yıl :))


Bu sene ki yılbaşı Koray ve benim için çok daha özel çünkü oğlumuzla geçireceğimiz ilk yılbaşı. Hoş kendisi bu durumun ne kadar farkında olacaktır orasını bilmiyorum ama bizim için unutulmaz olucak orası kesin. Geçen sene bugünlerde deyim yerindeyse karnım burnumdaydı. Minik Efe'cikmiş meğerse yoldaki, haberimiz yokmuş.
26.Aralıkta sevgili bakıcımız Lia Gürcistan'a gidiyor, onun için ben izin almak ve 26 haftası evde olmak istiyorum. Bu durumda yılbaşı gecesi de bizimle olamayacak. Ama memleketinde çocukları ve kocası ile birlikte olucak. Eminim her seferinde olduğu gibi bu seferde tazelenip, enerji depolanıp gelicektir.
Yılbaşı için programımızı yaptık dün akşam :)) Aybegüm - Bekir çiftiyle keyifli bir akşam yemeği, bizim evde, malum Efe Bey uyuyacağı için bizde evde olmak istiyoruz. Hayalimde böyle şık bir sofra var:


Ne kadarını becerebilirim bilmiyorum ama hoş birşeyler çıkıcaktır ortaya. Şimdiden güzel geçeceğini düşünüyorum :))







2011 Efe'nin gelişi ile başlayıp, onunla yaşanan ilklerle dopdolu geçti. Bu sene de yenileri ile geçicek... Bunun yanında her sene belki de herkesin yaptığı gibi yeni kararlar alıcam ve hedeflerimi belirleyeceğim. Hedef koymazsan seneler geçiveriyor ve sen yerinde sayıyorsun. Onun için yeni yıldan istifade bir temiz sayfa açmakta fayda var. Yapılmamış, ertelenmiş, bekleyen işleri toparlayıp, hayatın bir ucundan tutup, yakalamak gerekiyor. O zaman eminim kendimizi daha iyi hissedeceğiz. Biz kendimizi ne kadar iyi hissedersek evladımıza da o kadar çok şey verebiliriz. En büyük temellim tabi ki en başta sağlıklı, akıllı fikirli ve gülen, mutlu, huzurlu bir çocuk yetiştirebilmek.
Doğum gününe geri sayıyoruz! 
EFE 
tam tamına 59 gün sonra 
1 yaşında :))

06 Aralık 2011

Artık Efe 10 aylık


Bu fotoğraf geçen hafta babaannesinin yaptığı poğaçayı tırtıklarken babasının kucağında çekildi. Ama ayrı bir mana var sanki yüzünde gibi geldi. Bu postu da sırf bu fotoğraf hatırına yazıyorum :))
Efe artık 10 aylık oldu resmen, büyüdü kocaman oldu.
Mutfakta biz iş yaparken o da önce tencere dolabını, sonra plastik kapların olduğu dolabı ve en sonunda da mutfak havlularının durduğu çekmeceyi yere indiriyor. Ama tüm bu aktivite toplamda onu en fazla 20dk. oyalıyor. Sonrasında sıkılıp ya çöpe yada buzdolabına emekliyor. Emeklemek de öyle böyle değil gayet seri ve sert sert, ilerlerken ellerini yere şap şap vuruyor.
Birde bu aralar ağzı bir kalabalık ki sormayın. Bababababa, gegegegegey, dedededede, dadadadada gibi seslerden sonra bir de tiz çğlık kopartıyor ki etini koparıyoruz sanırsınız!!!  Bu bir çeşit konuşma hazırlığı olsa gerek.
Şimdilik bu kadar...

02 Aralık 2011

Gaz mı, gece terörü mü, kabus mu?

Dün iş çıkışı Efe, Lia ve ben evimizin çok yakınındaki AVM'ye gittik. Her ikisine de bir hava değişikliği olsun istedim. Dolaştık, yemek katında birşeyler atıştırdık filan 2 saat vakit geçirdik. Migros'tan bez alıp evimize geldik. Arabadan indik ki Efe bebeğim uyuyor, yorulmuş sanırım. Eve girerken uyandı hemen el yüz yıkadık, pijamalarımız giydik mamamızı içerek uyuduk. Yaklaşık 1-1,5 saat sonra ağlayarak uyandı. Ama ne ağlamak bağıra bağıra katıla katıla. Elimiz ayağımız dolandı tabi. Biz birde bu tip şeyleri fazlaca yaşamadığımızdan iyice kendimizden geçtik.
Böyle bir durumda anne kişisinde, baba kişisinde sanki kendi kucağına alınca geçecekmiş gibi bir his oluyor (ki böyle birşey yok), bakıcı kişisinde de aynı his olunca oğluşum kucaktan kucağa dolaşmak zorunda kalıyor (ki bu da o anda yanlış bir hareket). İhtimaller ne olabilir? Birincisi gaz olabilir, yediklerinden, içtiklerinden veya üşütmekten. Karnına sıcak havlu koyduk bunun için. İkincisi korkulu rüya olabilir (ama konuşmadığımız için bunu da bilemiyoruz?) Üçüncüsü uykusundan uyanmış olmanın verdiği mutsuzluk ve huzursuzluk hissi olabilir (ki dün akşam ki durumu bundan daha ağır bir durumdu). Velhasıl onun neden ağladığını bilemeden yaklaşık 30 - 40 dk sonra sustu ve Lia'nın kucağında daldı yavrum. Bende hemen yattım, gece ne olur bilemediğimden uyku depolayım demiştim ama çok şükür ki sabaha kadar uyudu ve gayet keyifli uyandı sabah :))
Ofise gelince internetten "gece terörü" denilen durumu okudum. Bu olay genelde 3-4 yaşlarında görülüyormuş ve anladığım kadarıyla dün bizim yaşadığımızdan daha zor bir durum. http://www.bebekkokusu.com/news/templates/konular.aspx?articleid=847&zoneid=37
İki fikir kafamda dönüp duruyor; Ya ben çocuğumla ilgili bu ve benzeri durumlarda soğuk kanlı olabiliyorum yada anne içgüdüsü ile yaşanan bu durumun aslında o an sandığımız kadar korkunç olmadığını algılayıp sakin kalabiliyorum. Çünkü annelik içgüdüsü öğrenilmeyen, anlatılamaz, doğuştan içimizde var olan bir his.
Bu demek değil ki bu içgüdü babalarda yok, en azından benim eşimde, hemde fazlasıyla var. O yalnızca bana nazaran daha endişeli. En ufak birşey olduğunda sakin taraf benim (en azından şimdilik!!!) Zaman bize daha neler göstericek, roller belkide nasıl değişecek görücez.
Esas olan tek şey; Efe oğlanın sağlıklı & mutlu bir çocuk olması. Hepimizin ortak amacı bu.
Evlat sevgisi, tartışmasız, karşılık beklenmeyen, koşulsuz, sınırsız biraz da arsız bir sevgi.

Efe'ciğim sen bize en büyük armağansın bu hayatta...

Güzel yüzün hep gülsün kuzucuğum...





 

30 Kasım 2011

Kasım Ayı Bitmeden

Kasım ayı bitmeden bir post daha yazmak ve resimleri eklemek istedim.
Son haberler:
Efe artık ben eve gelince elimde poşet varmı diye bakıp, varsa alıp içini karıştırmak istiyor :))
Banyo çok ilgisini çekiyor, kapı açık kaldıysa saniyede içeri dalıyor!!
Geceleri 10 saat uyumasına karşın gündüz uykuları çok düzensiz bazen koca gün sadece toplam 1,5 saat uyuyor ki bu da onu akşamüstü çok mızmız yapıyor :((
Dişler epey tamamlandı üst önde 4 tane alt ortada 2 tane toplam 6 dişi var.. 
Şimdilik Efe'cikten haberler bu kadar.
Bizden haberler:
Babası son 5 ayda yaklaşık 12 kilo verdi :))
Annesi doğumdan beri kilo veremediği için kilo vermeye çalışıyor :((
Lia 27 Aralıkta izne gidicek, bende izin alıp evde olmak istiyorum.
Bu haftasonu burun deviasyon ameliyatı olucam biraz heyecanlıyım.
Damla yenge 4 Aralık'ta, Dayısı ise 14 Aralıkta Ankara'da olucak, süper.

Resimlerin altında kısa notlarım var ;)
 

Ce-e ile saklambaç karışımı bir oyun oynuyoruz, saklandığında öyle komik oluyor ki!


Bizi görüyor ama saklanmış olduğuna kendisi o kadar inanıyor ki, işte o an ısırmamak için kendimizi zor tutuyoruz!!

Oktay Dayı - İris Yenge Efe'nin şerefine çay daveti verdi.
Katip uykudan uyanmış gözleri mahmur :))

Babaanne saadette, Erenalp & Efe ile...

Lia ile saklambaç oynarken. Ha birde elinde kumanda var, nedense onu da hiç bırakmıyor :))

Lia'nın çektiği bir diğer fotoğraf, sanki Efe oynamaktan biraz sıkılmış gibi??

Orta masasını yemek masasının altını sakladık, Efe'den kaçırmak için ama sanırım hiç faydası olmadı :))

Tunalı Flamingo keyfi Efe'yi pek açmamış olsa gerek, suratına bakın.

Kurban Bayramının sonu, ailece yemekte, Efe'cik evde uykuda.

Pazar sabahı babaannede salon kendine tahsis edilmişti :))

Mama sandalyesinde kahvaltıdan sonraki uyku halleri...

Babaannesi poğaça yapmış, tadına bakmadan olmaz :)


Doğum gününe geri sayıyoruz! 
EFE 
tam tamına 67 gün sonra 
1 yaşında :))

29 Kasım 2011

Oğlum büyüyor

Şaka maka yılbaşına az bir zaman kaldı. Bu da demek oluyor ki Efe yakında yaşına giricek :)) 24.Kasım akşamı Efe'cik ilk defa balık yedi. Hemde Tekir, hemde bayıla bayıla... Hamileyken o kadar çok balık yedim ki, şaşmamak lazım sevmesine bıdığın.
Birkaç resim bugünlük...


Anne beni burda unuttun hopp bakarmısın? :))

Oyuncaklarım arasında en çok su damacasını seviyorum.

Market arabası aşkı :))

23 Kasım 2011

Çalışan anne olmak (vol.2)

Efecik büyüdükçe ihtiyaçları değişiyor, yalnızca ilgi yetmiyor, ailece oyun becerilerimizi de geliştirmemiz gerekiyor. Artık karşımızda kocaman bir bebek var sonsuz meraklı, müthiş enerji dolu, cin gibi bakan... kocaman bir bebek oldu Efe. İşten eve nasıl gidiyorum, üstümü değiştirip, elimi yıkayıp oğluşumun yanına nasıl hızla geçiyorum anlatamam!!!... Son zamanlarda bir sürü yazı okudum, çalışan anne olmak hakkında. Ve gördümki kadınlar bu durumu tecrübe etmiş, benzer duyguları yaşamış ve üstesinden gelmiş. Bende başaracağım. Yalnızca daha programlı olmam gerekiyor. Yapacaklarımı çok doğru sıralamam gerekiyor. Zamanla yoluna giricek eminim :))

16 Kasım 2011

Büyükanneannenin Doğumgünü

Efe'cik dün bahsettiğim, yaparken pek bi özendiğim köfteleri yemedi! Öğlen çorbasını içip, akşamda patates püresini yedi. Sonrada mamasını içip uyudu pıtırcık.
Benim ağzım ve burnum!!! uçuk içinde, son günlerde geçirdiğim soğuk algınlığı yüzünden oldu sanırım. Bir arkadaşım, eğer çocuğun varsa öyle hasta olup, yatmak, nazlanmak gibi lüksün yoktur demişti, şimdi anladım hakikaten yokmuş. Tek odaklandığım şey hastalıktan biran önce kurtulmak oldu.
Bugün anneannemin doğum günü, doğum günün kutlu olsun anneannecim :)) Torun çocuğunu görmeyi Allah bize de nasip etsin, hem de böyle dinç, böyle sağlıkla...
 
Sırasıyla Samime, Afife Teyze, Ben (Efe) ve anneannem
Geçen hafta Kurban Bayramı ziyaretinde



Doğum gününe geri sayıyoruz! 
EFE 
tam tamına 81 gün sonra 
1 yaşında :))



15 Kasım 2011

Bugünden kısa kısa

Bu sene kış çok soğuk başladı. Sabah ofise gelirken hava -2 dereceydi. Henüz hiç kar yağmadı ama bugün sanki yağacak gibi. Sevgili bakıcımız Lia'ya Efe'yi bugün dışarı çıkarmasını rica ettim. 10 dk. kadar balkonda hava alması için.
Dün akşam Efe'ye köfte pişirdim bugün akşam yemeğinde yemesi için, bakalım sevicekmi? Yanına da patates püresi :) Öğlen içinde sebzeli yoğurt çorbası yaptım oğluşuma.
Giyinirken ağlama, kaçma, giyinmek istememe durumu tavan yapmış durumda. Resmen giydirmek için bir kişi yetmiyor diyebilirim. Hele banyodan sonra giyinmesi başlı başına bir mevzu. Doktorumuz Alev Hanım gözüne bakmadan hızlı ve ciddi bir şekilde alt değiştirip, giydirin dedi ama malesef bu da pek işe yaramıyor.
Bebek demek sabır demek, sabırda ancak sevgiyle oluyor, sevgi sonsuz olunca da sabır doğal olarak geliyor... 

11 Kasım 2011

İlk Kurban Bayramımız geride kaldı

İlk Kurban Bayramımızı da bitirdik. Efe'cik bu bayram ilk defa akranları ile beraberdi. Onun için çok değişik bir bayram oldu eminim. 1.gün sabah babaanne ve dedemizi ziyaret ettik. Kahvaltımızı yaptık biraz oturduk derken baba - oğul birde güzel uyku çektiler. Sonra anneannemi görmek için Afife Teyzelerin evine gittik. Samime Teyze, Afife Teyze ve anneannem oradaydı. Onlarında gönlünü alıp, Tülay Teyzelere geçtik. Esra, Enis ve Bartu gelmişler Istanbul'dan. Orada Efe, Bartu ve Akya oynadılar. İki yakışıklı sarı böcek yanyana gelince nefis bir görüntü çıktı ortaya. Taa ki Efe, Bartunun saçlarına yapışana kadar gayet güzel oynadılar. Efe bir anda Bartunun saçlarına iki eli yapışınca Bartu haklı olarak kızdı,üzüldü, canı yandı ama Efe'nin bilerek yapmadığını anladığından olsa gerek hiç sesini çıkarmadı. Bizimkinin henüz el ayarı pek yok (ama gücü var!). Sonrada unutup gittiler... Ordan kalkıp evimize geldik.
Ertesi gün hep evdeydik sayılır,  yalnızca anneannem rahatsızlandığı için ona uğradım sonrada Efe ve Lia'yı alıp parka gittik.
Bayramın 3.günü sabah anneme kahvaltıya gittik, Esra'lar da oradaydı. Çok keyifli bir kahvaltı oldu. Sonra Özcan ve Deniz gelmişler Istanbul'dan, bize geliceklerdi. Onlarla bizde buluştuk, oturduk tatlı Ada'cık ile Efe oynadılar ama biraz kısa sürdü. Ada, Efe'nin hareketlerinden biraz ürkmüş olucak ki bir süre sonra pek yaklaşmak istemedi. Ama öyle tatlı bir bebek olmuş ki tam lokum. Ordan hep beraber 365 AVM'ye gittik. Dedemiz ve Babaanemiz oradaydı. Hep birlikte çay içtik, Denizle biz gezdik. Derken Arzu ve Taylan çağırıdılar oraya geçtik ama önce eve tabiki Efe'ye bir banyo arkadan mama ve UYKUUUUU!!!! Bütün gün sokaklarda gezip, yorulmuş bir evlatçık olduğundan uyuyuverdi hemen.
Bayramın son günü ise halamız Ayda, eniştemiz Mehmet ve kuzenimiz Erenalp geldiler :)) Sabah hepberaber bir kahvaltı yaptık sonra Erenalp ve Efe biraber oynadılar (sayılır) ama şimdilik aralarında baya yaş farkı varmış gibi görünüyor. Sanırım zamanla bu yaş farkı kapanacaktır ve güzel vakit geçireceklerdir. Halası ve eniştesi bizim civcive bayıldılar. Bizimki de tüm numaralarını döktü ortaya. Çocukların daha bol resmini çekmeliymişim. Bir daha bir araya geldiğimizde mutlaka çekicem. Kamera çekimindense fotoğraf daha çok bakılıyor gibi geliyor bana.
Derken 5 gün süren canım bayram tatilimiz sona erdi :( Eve gelip kıymalı makarna yapıp günümüzü bitirdik. Bundan sonra pek tatil yok önümüzde, yılbaşı da Cumartesi günü olacağından bu sene böyle geçer artık. Ama güzel olan şey bugünün Cuma olması :) Yarın sabah evde olucak olmak :))

Arife günü bayram alışverişinden önce, anneannemle :))
Dedemle eğleniyoruz :))
Bayram bayram epey şık oldum sanırım, kıskananlar çatlasın!


Anne bırak ya daha karıştırmam gereken bir sürü yer var :)

Henüz Bartu'nun saçını çekmeden önce :)

Açık havada mama keyfi gibisi yok!

Çadırım çok eğlneceli ama çok uykum geldi napim?


Ada Efe'ye televizyonun nerden kapatılıp açılacağını gösteriyor, eyvah!!
Erenalp artık kocaman abi olmuş, dimi ama?

Bizimki Erenalp'in yemekte nazlandığı yemeğe atılmak istiyor :))

04 Kasım 2011

Doktor Kontrolümüz (9.ay)

Bugün sabah 08.00'de Alev Hanım'la randevumuz vardı. Evcek saat 06.30 uyandık, hazırlandık ve arabaya bindik. Bızdığı araba koltuğuna oturttuk, nasıl bir keyif, biz yanındayız ve sabah bir yere gidiyoruz. Suratı görülmeye değerdi bende çektim :)
Off sabah sabah nereye?

Doktorumuz fiziksel gelişimini ve motor gelişimini gayet iyi buldu. Yemeklerle ilgili daha çok katılımcı olmasını sağlayacağız. Piştikten sonra bir tutam iyotlu tuz atacağız yemeklerine. Yumurta beyazını da vermeye başlıyoruz. Portakal suyu 1/2 en fazla. Ve en bombası BALIK yemeye başlıyoruz. Beyaz etli, kılçıksız, ızgara balık. Onun dışında peynir çeşitleri, sebzeler, bulgur pilavı, köfte... Hepsini pişirmek ve yedirmek için heyecanlanıyorum :))
Boyumuz 72cm. kilomuz 9,88 kg. ÖF (Ön bılgıldak kapanmış). Herzamanki gibi yiyecekler, içecekler, banyo, uyku, oynanabilecek oyunlar ve oyuncaklar hakkında bizi bir dünya bilgilendirdi. Herzaman doktora sevinçle gidip herzaman iyi haberler almayı dilerim sadece Efe için değil tüm çocuklar için. Bebekler ve çocuklar hasta olmasın.
Kuzenimiz Eren malesef hastalanmış hemde Istanbul'dalar şimdi. Ateşi de varmış, kıyamam :(( Dilerim biran önce iyileşir ve buraya sağlıkla gelirler. Çok eğlenceli vakit geçireceğimize eminim. 
Bayram öncesi son çalışma günü bugün :)) Herkese güzel bir Cuma ve daha güzel bir bayram diliyorum. Kurban Bayramınız kutlu olsun!!! Bir önceki Kurban Bayramında sen karnımdaydın bızdığım şimdi aramızdasın, şükürler olsun mucizem.
 

03 Kasım 2011

Bugün gerçekten kış geldi

"Fotoğraf yabancı bir internet sitesinden alıntıdır. Ama bayıldım."
Sabah evden çıktığımda karla karışık yağmur yağıyordu. Bugün gerçekten kış geldi Ankara'ya. Seninle karların içinde oynayacağımız günlere az kaldı sanırım. Diğer taraftan sen önümüzdeki günlerin çoğunu evde geçireceksin gibi görünüyor :(( Akşam eve gelince yaptığımız yürüyüşlerde rafa kalktı. Kış günlerinin tek sevmediğim tarafı eve geldiğimde havanın tamamen kararmış olması. Seninle en fazla 1 saat kadar oynayıp uyku rutinine girmemiz. Ama olsun Efe Bebeğim bu kışın da tadını çıkaracağız seninle doya doya.
Varlığın hepimizin kalbini ısıtıyor. Sana bakınca bütün kötü düşünceler, sıkıntılar, yorgunluk... herşey uçup gidiyor. Bizim için mutluluk senin gözlerinde küçüğüm, hep gül, olurmu :)) Seni çok seviyoruz.

31 Ekim 2011

Arabasına oturmak istemiyor :(

Anlamadığımız bir sebeple artık arabasında oturmak istemiyor. Ancak kalabalıkta filan olurda bir yerlere gözü takılırsa biraz oturuyor ama maksimum 10 dk. Sonra çığlık kıyamet veya arkasına dönüp ayağa kalkıyor ki bu kucağa almamızla son buluyor! Arabasını biraz daha severmi diye koruma kemerinin olduğu yere bir oyuncak aldık, org, bateri vb müzikli birşey. Şimdilik pek pas vermese de 2-3 gün sonra iyice farkına varır. İsteklerini dile getirmeye ve daha da vahimi yaptırmaya başladığı noktalar burası herhalde. Kendisi tam tamına 8 ay 25 günlük oldu. Hergün büyüdüğünü, mimik ve tepkilerinin değiştiğini ve yeni birşeyler öğrendiğini büyülenerek izliyoruz.
Geçen Cuma günü (28 Ekim) yarım gündü bende koşarak eve gittim. Annemi, oğluşumu ve Lia ile beraber 365 AVM'ye gittik, biraz dolaştık geldik. Cumartesi günü arabamı servise bıraktım, 2 saat tunalı'da dolaştık. Annemle Turunç Cafe'de yemek yedik. Efe'cikte bizimle elmalı kaşık mamasını, salatamın peynirleri, annemin domates çorbasına batırılmış ekmek içi yedi :)) Sonra biraz dolaşıp eve gittik. Resmi tatil olduğundan dükkanlar kapalıydı ama yine de kalabalık ve keyifliydi.
Pazar günü babaanneye kahvaltıya gittik. Dedesi ve amcası ile oyunlar oynadı. Efe için güzel vakit geçirmek demek daha çok özgürlük demek, emeklesin kendi kendine ayağa kalksın, ondan mutlusu yok. Babaanne ile parka gittik :)) Sonra babası ile uyudular akşam 19.00'a kadar. Uyanmadan arabamıza bindik, yolda uyandı tabi. Eve gidince üst baş mama olayına girdik. Sonra ne mümkün uyumak, oynattık, oyaladık ama uyumak istemiyor. Daha doğrusu herzamanki gibi uykusu var ama direniyor bu da bir vızıltı haline geliyor tabi. Neyse sanırım 23.00'e doğruydu uykusuna yenik düştü paşam. 
Haftasonumuzdan birkaç fotoğraf fakat ancak yarın yükleyebileceğim. 

NOTLAR:  
* Halamız ve dayımızın bayram, yılbaşı gibi yakın zamanlarda buralara gelme ihtimalleri kulağıma çalınıyor :)) Bu çok mutluluk verici.
** "Bunlar çok büyük kimbilir ne zaman giydiririm" dediğim pijamalar küçük geliyor :))
*** 4.Kasım'da Alev Hanım'a gideceğiz, çok heyecanlıyım.
**** Dün mama ve bez alışerişi yaptık, ilk defa mamamızı Aptamil 3 aldık, bezimiz Prima, Aktif Bebek 4+, bir de Aptamil'in Yulaflı Armutlu kaşık maması.

26 Ekim 2011

Anneler & Oğulları (Vol1.)

Ne kadar uğraşsanız değişmeyecek şeyler vardır: Oğlan çocukları yılanlardan, kertenkelelerden, salyangozlardan, otomobillerden, bilgisayar oyunlarından, futboldan, silahlardan hoşlanır. Onları değiştirmek pek mümkün olmadığına göre, bu demektir ki oğullar, kamyonları, su tabancaları, kramponlu ayakkabıları, takım atkıları ile sevilecek! Ve onunla geçirilen her gün, bir gün kanatlanıp kapıdan uçup gidivereceği gerçeği unutulmadan dolu dolu yaşanması gereken bir zamandır!"Anneler ve Oğulları İçin Bir Fincan Huzur" adlı kitaptan alıntıdır-Colleen Sell
Kitap Yurdunda (internet kitapçısı) bir kitaba bakmak için gezinirken, başka bir kitaba ait olan bu tanıtım yazısını okudum. İçime dokundu bu yazı nedense. Belki kardeşimi düşündüm bir an ondandır. Ama diğer taraftan da oğlumla yaşayacağımız gelecek günler için içimde kelebekler uçuştu...

25 Ekim 2011

Haftasonundan geriye kalanlar..




Son yazımdan bu yana neler oldu? Anneanne İsviçre'ye gitti geldi, Babaanne ile Kuğulu Park sefası yapıldı. Cumartesi günü Tunalı'ya indik, Babaannen de bize katılınca önce Edessa'da bir yemek yedik ve doğru parka  indik, sen salıncakta sallandın, yürüme denemeleri yaptın. Sallanırken yüzünde korku ile karışık bir gülümseme oluyor, öyle şeker ki! Çıktık ki Tunalı'da müzisyenler var onları dinlemek için durunca sana şarkılar çaldılar, süperdi. Ama tabi akşam olunca sen gündüz hiç uyumadığın için 18.30 gibi üstünle başınla uyuyakaldın taaa sabah 5.30'a kadar :)) Pazar günü ev keyfi yaptık. Bir ara büyük anneanneye gittik sonra biraz dolaşıp eve geldik. Ve haftasonumuz bitti :( Seninle birlikte olunca vakit uçup gidiyor... Birlikte geçirdiğimiz her vakit yetersiz seninle.  



Yüzdeki ifadeye dikkat çekerim!

Babamla dans :)

Ahh baba şu telefonunu bana bi versen!!!





Anneannem bana şapka getirmiş ama herkes bana gülüyor, komik mi oldum ne?



Banyodan sonra.!!


 
Alttaki 2 dişine ek olarak yukarıdan da 3 tane dişin geliyor bebeğim, ısırıp, koparmana az kaldı anlaşılan.   

Saçların iyice uzadı ama biraz inatçılar geriye veya yana taramak ne mümkün dümdüz ve sapsarı. Doktorumuzun söylediğine göre 1 yaşından önce saçı kısa kesilen bebeklerin psikolojisi bozuluyormuş. Zaten böyle öyle şirinsin ki uzasın istiyoruz. 

Haaa... Birde unutmadan son sürat emeklediğini söylemeliyim, Komandoluk günleri sona erdi, sürünmek devri kapandı, yaşasın EMEKLEMEK... Son sürat odadan odaya dolaşmak :) Bu bizim için daha çok tedbir, daha çok dikkat ve daha çok enerji demek.

Buraya hep güzel hep neşeli yazılar yazmak istiyorum ama pazar günü ne yazık ki Van Depremi oldu, 23.Ekim.2011. Van şehri ve civarı yıkıma uğradı resmen. Durum içler acısı. Ben ister istemez bebekleri düşündüm en çok...mama, bez, battaniye olmadan ne yaparlar? Ya annesi babası da olmayacaksa artık ne yaparlar... korkunç, yürek kaldırmıyor. Allah oradaki herkese yardım etsin. Televizyon, arkadaşlarla sohbet, sosyal medya her yerde konuşulan aynı, ya 24 şehidimiz ya deprem çünkü şuan bu kadar acının ortasında her söz anlamsız kalıyor. Şehitlerimizi düşünmek içimi yakıyor, kavuruyor. Efe bebeğim yıllar sonra sen bunları okuduğunda bu haberler zaman aşımına uğramış olucak ama paylaşmak istedim. Ne de olsa anne yüreği bu dayanmıyor. 
Bugün öğlen yemeğe çıktığımda bir pijama gördüm senin için çok sevimli birşeydi ama alamadım orada o kadar çocuk üşürken, alamadım, elim varmadı.